Sivrisinekler kendi kütlelerinin 50 katını bulan yağmur damlaları altında neden ezilmiyor?
Bu bir sivrisinek:
Bu da bir yağmur damlası:
Mesele ise şu: yağmur damlası sivrisinekler için hiç de hoş bir şey değil. Eğer yağmurlu havada “Şöyle bir dışarı çıkayım,” diyen bir sivrisinekseniz, yağmur damlaları hayatınızı cehenneme çevirebilir.
Öncelikle yağmur damlaları aşağı yukarı sizin boyutunuzda; daha da önemlisi sizden çok daha yoğun olacak. Su ağır bir şey, yani tek bir yağmur damlası ağırlığınızın 50 katı olabilecek. Yani uzun lafın kısası, canınız acıyacak ve bir gözleme gibi dümdüz olacaksınız.
Araştırmalar gösteriyor ki bir yağmur damlasının bir sivrisineğe çarpması, bir okul servisinin bir insana çarpması gibi bir etki yaratıyor aşağı yukarı. Ve daha da kötüsü güçlü bir yağmurda her sivrisineğin 25 saniyede bir, bir yağmur damlası tarafından ezilmesi, büzülmesi, yerden yere vurulması gerekiyor. Fakat yaz gecelerimizin belası sivrisinekler, yağan yağmurları çok da dert etmiyor gibi duruyor.
Peki neden korkmuyorlar? Neden yağmur damlaları sivrisinekleri mahvetmiyor?
Sivrisinekler Yağmur Damlalarına Karşı
Georgia Tech’teki makine mühendisi Prof. David Hu, 2012’de bu soruya bir cevap bulmayı kafaya koymuş. Laboratuvarda yağmur benzeri bir ortam yaratıp bu ortamda uçan sivrisinekleri süper yavaş çekimle kameraya kaydetmiş (saniyede 24 kare yerine 4000-6000 kare kullanmış). Birazdan özetlemeye çalışacağım bulgularını da 2012’de yayımlamış.
Bulduğu şey şu: Sivrisinekler yağmur damlalarından kaçmaya hiç çalışmıyor bile. Tabii ki yağmur damlalarının ağır darbelerine maruz kalıyorlar, fakat darbeleri genelde vücutlarının merkezine değil, alanlarının çoğunu kaplayan ve 6 ayrı yöne uzanan bacaklarına alıyorlar. Dengeleri bozuluyor ve rotaları yamuluyor, fakat hemen toparlıyorlar – hem de saniyenin 100’de biri gibi bir sürede.
Yağmur damlasının, sivrisineği kanatlarının ortasından vurduğu en kötü ihtimalde bile ortaya pek hasar çıkmıyor çünkü sivrisinek, yağmur damlasına kıyasla aşırı hafif. Bu nedenle fazla direnç oluşmuyor ve sivrisineği önüne katan yağmur damlası istifini bozmadan düşmeye devam ediyor. Eğer yağmur damlası yusufçuk gibi görece daha büyük, daha ağır bir hayvana çarpsaydı, bir dirençle karşılaşıp ivmesini kaybederdi. Hatta yağmur damlası dağılıp gücünü hayvanın dış iskeletine aktarabilir ve ölmesine yol açabilirdi.
Fakat sivrisinekler o kadar hafif ki bunların hiçbiri gerçekleşmiyor. Yağmur damlası çarpışmadan hiç etkilenmeden yoluna devam ediyor ve neredeyse hiç bir güç aktarımı gerçekleşmiyor. Olup biten şu: yağmur damlası dağdan düşen bir çığ gibi sivrisineği önüne katıyor ve yoluna devam ediyor. Sivrisinek de saniyede 9 metre gibi bir hızla yere doğru sürükleniyor. Bu hız konusu oldukça can sıkıcı olmalı, çünkü Profesör Hu’ya göre bu hız, böceğin gövdesine 300 yerçekimi eşdeğerinde bir basınç uyguluyor.
Sivrisineğin yapması gereken şey, sırtındaki devasa yağmur damlasından bir an önce kurtulmak. Profesör Hu’ya göre işin en ilginç yanı da bu: Doğrudan çarpışmaların çoğunda 20 vücut boyu kadar yere doğru savrulan sivrisinek, belki de suya dirençli kıllarının da yardımıyla- çok da büyük bir mesele değilmiş gibi doğruluyor ve damlanın önünden çekiliyor. Tıpkı bir öğrencinin hız kesmeden giden okul servisinden aşağı atlaması gibi (tabii bu durumda okul servisi öğrenciyi felakete taşıyor oluyor). Profesör Hu, “Sivrisinekler her zaman kendilerini yağmur damlasından kurtarıp uçuşlarına devam etmeyi başarıyor,” diyor. Yani yağmur damlasına zemine çok yakın bir konumda yakalanmadıkları her zaman.
Uzun lafın kısası eğer yağmurlu bir günde dışarı çıkması gereken bir sivrisinekseniz, yüksekten uçun. Eğer sivrisineklerin sağlığı konusunda endişelenen bir insansanız (sayıca çok değilsiniz, onu da biliyoruz) da endişelenmenize çok gerek yok. Onlar bu sorunu yaklaşık 90 milyon yıl önce çözmüş. Dilerseniz sivrisineklerin bu akıl almaz macerasını kendi gözlerinizle de görebilirsiniz:
Çizimler: Robert Krulwich