Plüton Gittikçe Garipleşiyor

Plüton Gitgide Tuhaflaşıyor

Plüton’un dağları, buzlu arazileri ve vadileri batan güneşte ışıldıyor; üzerlerinde de gezegenin buğulu gökyüzü parlıyor.

Uçan dağlar, buz volkanları, yeraltı okyanusu… Yeni veriler cüce gezegen hakkında hayal etmesi güç şeyler ortaya çıkardı. 

National Harbor, Maryland- Plüton ufak bir gezegen için şaşırtıcı derecede farklı özelliğe sahip: Akan buzullar, ilginç bir biçimde pürüzlenmiş araziler, puslu bir gökyüzü ve farklı renklerden oluşan manzaralar… New Horizons misyonundaki bilim insanları çok uzaklardaki cüce gezegenin düşündüklerinden çok daha tuhaf olduğunu söylüyor ve olasılıkla buzlu volkanlarla, uçan dağlarla ve uslu durmayan uydularla karşılaşabileceğimizi belirtiyor.

Bilim insanları, geçtiğimiz Temmuz ayında Plüton yakınlarından geçen New Horizons uzay aracından gelen bu son veri dizisini geçtiğimiz Pazartesi günü yapılan Division for Planetary Sciences yıllık toplantısında açıkladı ve Plüton’un tüm beklentilerden çok daha farklı bir şey olduğunu gösterdi.

New Horizons’un baş araştırmacısı Alan Stern, takımın keşif konusunda tam not aldığını, ancak tahmin yürütmede sınıfta kaldığını belirtti. Stern, “Plüton sistemi bizi şaşkına çevirdi,” diyor.

Buz Volkanları

Plüton’un güney kutbu yakınlarındaki iki çukurun birer buz volkanı kalderası olma olasılığı bulunuyor. Çukurlar devasa boyutlardaki iki dağın, Wright Mons’un ve Piccard Mons’un en tepesinde yer alıyor. Dağlardan her biri kilometrelerce yükseklikte ve en az 100 kilometre genişliğinde; bu açıdan Hawaii’deki kalkan volkanlara benziyorlar. Ancak Plüton’un dağları sıcak lav yerine buz parçaları, belki nitrojen, karbon monoksit veya gömülü bir okyanustan gelen bir bulamaç püskürtüyor.

NASA’nın Ames Araştırma Merkezi’nde çalışan Jeff Moore, tanıtım konferansında ekibin bunları kesin olarak birer volkan olarak doğrulayamadığını, fakat “durumun hayli şüpheli olduğunu” belirtti.

Eğer bunlar gerçekten birer volkansa, dış güneş sisteminde keşfedilen ilk volkanlar olacaklar. Ekip, ellerine ulaşacak fazladan veriyle bunu doğrulamaya hazırlanıyor olsa da bazı üyeleri çoktan ikna olmuş.

“Tepesinde delik olan büyük bir dağ gördüğünüzde bu genellikle tek bir anlama gelir,” diyor NASA Ames’ten Oliver White. “Bunların volkan olduğunu görmemekte zorlanıyorum.”

Düzensiz, Uçan Dağlar

Plüton’un dağları Dünya’nın dağlarından ziyade okyanustaki buzdağlarına benziyor olabilir. Moore’a göre su buzundan oluşan bu büyük bloklar olasılıkla azot buzundan oluşan bir “deniz” üzerinde sürükleniyorlar. Bazı bölgelerde bu dağlar ancak Rocky Dağları kadar büyük olsalar da yoğun azot ve karbon monoksit buzlarını delip uzanacak kadar yüksekler. “Plüton’un en yüksek dağları bile bu şekilde süzülüyor olabilir,” diyor Moore sunumunda.

Sputnik Planum olarak bilinen buzul arazinin batı ucu yakınlarında, devasa su buzu parçacıkları parçalanıp tekrar düzenleniyor ve Moore’un “düzensiz arazi” adını verdiği bir oluşumu meydana getiriyor olabilir. Açılı bloklardan oluşan, 40 kilometre uzunluğunda ve beş kilometre yüksekliğinde olabilen karmaşık zincirler, geniş, yaşça genç düzlükler boyunca uzanıyor. Yeni analizler Sputnik Planum’un yalnızca 10 milyon yaşında olabileceğini gösteriyor. Yani başka bir deyişle “dünkü çocuk” diyor Stern. “Küçük gezegenlerin, oluşumlarından milyarlarca yıl sonra bile büyük ölçekte hâlâ aktif olmaları çok önemli bir buluş.”

Devasa Çatlaklar, Gömülü Bir Okyanus

Plüton’un yüzeyindeki bazı bölgeler, örneğin Sputnik Planum, inanılmaz derecede pürüzsüzken bazı bölgeleri de şaşırtıcı şekilde pürüzlü ve yılan derisinin uzay versiyonunu andırıyor. Sputnik Planum’un batısındaki Virgil Fossa gibi diğer bazı bölgelerse devasa yarıklarla bezeli. Bu tarz çatlaklar Plüton’un genişleyip kabuğunu çatlattığı dönemden kalma gibi görünüyor – ki aynen bu şekilde oluşmuş da olabilirler. “Yavaşça soğuyan ve donan bir okyanus genişlemeye neden olacaktır,” diye açıklıyor St.Louis’teki Washingon Üniversitesi’nden Bill McKinnon. Eğer Plüton’un kabuğu gömülü bir okyanusu gizliyorsa -ki bilim insanları bunun muhtemel olduğunu düşünüyor; bu devasa çatlaklar yavaşça donan ve genişleyen bir okyanusun Plüton’un kabuğunda yarattığı baskı sonucu oluşmuş olabilir.


Olası buz volkanlarından biri olan Wright Mons, 160 kilometre genişliğinde, 4000 metre yüksekliğinde ve zirvesi yakınlarında çapı 56 kilometreyi bulabilen devasa bir çukura sahip. [Fotoğraf: NASA/Johns Hopkins Üniversitesi Uygulamalı Fizik Laboratuvarı/Güneybatı Araştırma Enstitüsü] 

Küçük, Serin Atmosfer

New Horizons Plüton yakınlarından geçmeden önce bilim insanları cüce gezegenin, kendisinden yedi veya sekiz kat daha hacimli olan, kabarık, püfür püfür bir atmosfere sahip olduğunu düşünüyordu. Büyük oranda azottan oluşan bu atmosferin çok hızlı bir şekilde uzaya karıştığı düşünülüyordu; bu hesaba göre Plüton’un yüzeyindeki buz katmanının bir kilometrelik kısmı, cüce gezegenin 4,6 milyar yıllık ömrü boyunca süblimleşerek yok olmuştu.

New Horizons ekibindeki bilim insanları şimdi bunun tamamen yanlış olduğunu söylüyor. Plüton’un atmosferi hiç de düşündükleri gibi hacimli değil. “Yeni oranlar göz önüne alındığında yok olan tabakanın 15 santimetre olduğunu söyleyebiliriz,” diyor Güneybatı Araştırma Merkezi’nden Leslie Young. Plüton’daki azotun çoğu cüce gezegene yakın duruyor. Bu durum kafa karıştırıcı olsa da Plüton’un atmosferinde hidrojen siyanit varlığıyla açıklanabilir. Hiç kimse bu miktarda hidrojen siyanit bulmayı beklemese de bu durum, atmosferde soğutucu bir etki yaratarak onu Plüton’un yüzeyine yakın tutmuş olabilir.

Uslu Durmayan Uydular

Plüton’un dört küçük uydusu da böylece açıklanmış oldu: Nix, Styx, Kerberos ve Hydra’nın da, Plüton sistemindeki çoğu şeyde olduğu gibi, bilim insanlarının düşündüğünden çok daha farklı şeyler olduğu ortaya çıktı. Kerberos ve Hydra yavaşça çarpışarak birbirine geçen iki küçük parçadan oluşmuş gibi duruyor; tıpkı Rosetta Uzay Aracı’nın şimdilerde çevresinde bir yörüngede olduğu ördek şeklindeki komet gibi. “Geçmişte bir nokta Plüton’un çevresinde dörtten daha fazla [küçük] uydu vardı – en azından altı tanelerdi,” diyor SETI Enstitüsü’nden Mark Showalter.


NASA’nın New Horizons misyonundan gelen son veriler Plüton’un dört küçük uydusundan en az ikisinin (ve olasılıkla dördünün) daha küçük objelerin çarparak birleşmesinden ortaya çıktığını öne sürüyor. Eğer gelecekteki analizler bu öneriyi doğru çıkarırsa, Plüton sisteminin nasıl oluştuğuyla ilgili değerli bir ipucu elde edilebilir. [Fotoğraf: NASA/JHUAPL /SWRI] 

Bu küçük uyduların yüksek döngü hızı da işin tuhaflığına tuhaflık katıyor. Yarışı kendi etrafında 10 saatte dönen Hydra kazansa da uyduların tamamı kendi etrafında tahmin edilenden daha hızlı dönüyor. “Bu şekilde davranan bir uydu sistemi hiç görmemiştik,” diyor Showalter. Üstelik Nix’in yüzeyinde, bilim insanlarının şimdilik açıklamayı başaramadığı tuhaf, kırmızı bir krater bulunuyor. Ve bilim insanlarının bu gruptaki kara koyun olacağını düşündüğü Kerberos da en az diğer üç uydu kadar parlak.

 

 

Kaynak: http://www.nationalgeographic.com.tr/makale/kesfet/pluton-gitgide-tuhaflasiyor/2651

Görüntülenme Sayısı:
443
Kategoriler:
Bilim · National Geo

Yorumlar yapılamaz.