Borsa, döviz ve faiz piyasasında riskleri azaltabilmek konjonktüre uygun portföy oluşturmaktan geçiyor. Peki yeni konjonktürün portföyü ne olabilir?
YÜKSEK OYNAKLIKLARIN YAŞANDIĞI bir dönemden geçiyoruz. Dolar, faiz ve borsada gözlenen hareketler kriz dönemlerindeki dalgalanmaların boyutlarında yaşanıyor. Dolar kuru yıla 3,78’den başladı. Mayıs ayının ikinci yarısına gelindiğindeyse 4,65 seviyesini gördü. Her defasında gerçekleşen rekorlar kırılganlığın ne denli yüksek olduğunu gösteriyor. GCM Menkul Kıymetler Araştırma Uzmanı Enver Erkan, mayıs ayında kurda son dokuz yılın en yüksek volatilitesinin yaşandığını dile getirdi. Morgan Stanley ekonomisti Ercan Ergüzel ve stratejist James Lord, 8-9 Mayıs Türkiye ziyareti sonrasında yayınladıkları notta; hem bölgede hem Türkiye içinde yüksek seyreden politik belirsizlikler nedeniyle yatırımcıların Türkiye piyasalarına olan güveninin zayıf devam edeceği yönünde değerlendirmede bulundular. Mayıs ortasında gösterge faiz 17,05’e yükselirken BIST 100 Endeksi 102.669 seviyelerindeydi. Piyasalardaki ani tepkilerle zincir hareketler yaşanabiliyor. Fonların satışa geçmesiyle birlikte otomatik emirler devreye girebilmekte. Böylesi durumlarda ise piyasalardaki oynaklık artmakta.
Analistlere göre Türkiye’de finansal krizden bahsedildiğinde akla gelmesi gereken ilk veri kredi risk primini gösteren CDS oranı. Bu oran mayıs ortasında 291 ile zirve seviyelerine tırmandı. Yatırım riskinin arttığı algısına işaret eden veri 200’ün altına inmedikçe piyasalarda normalleşme beklenmemeli. İkinci önemli gösterge reel döviz kurunun aşırı düzeyde değerlenmesi. İstatistikler incelendiğinde reel efektif döviz kuru 81,71 ile tarihi en düşük seviyelerinde. Reel efektif kuru 90 seviyesinin üzerindeki seyrini 2008 krizinde dahi korumuştu. Reel efektif kurun yeniden 90 seviyelerinin üzerine çıkmaya başlaması göstergelerin olumlu sinyal üretmesi açısından hayli önemli. Peki, böylesi bir ortamda nasıl yatırım yapmalı?
Dövizin arttığı bir ortamda yüksek döviz borcu bulunan şirketlerden uzak durulması öncelikli tercih olurken defansif hisselere yönelmekte fayda var. Bu noktada kârını ve satışlarını istikrarlı şekilde artıran yurtiçi ve yurtdışı konjonktürde oluşan hikayeye uyum sağlayan, döviz bazında geliri olan, finansal borcu düşük şirketlerin öne çıkması şaşırtıcı olmayacaktır. Oklar böylesi durumlarda ihracatçı firmaları işaret eder. Fon yatırımlarında ise karşılaştırma ölçütüne göre karma ve esnek emeklilik fonları tercih edilebilir. Altın fonları da ilgi görmeye devam edecektir. Hisse fonları seçim sonrası için uygun alım fırsatları verecektir. Dip seviyelere gerileyen Eurobond’lar da yatırımcılar için alternatif oluşturmakta. Kırılganlığın yüksek olduğu dönemlerde piyasalardaki sert hareketlenmelerden yararlanabilmek için bir miktar nakit tutmakta ise fayda var. Öte yandan faizde ısrar edenler için mevduat faizlerine göre daha uygun fırsatlar sunan özel sektör şirketlerinin yurtiçi ve yurtdışı piyasalarda ihraç ettiği Türk lirası ile yabancı para cinsinden borçlanma araçları fon portföyüne dahil edilebilir.