Ölümü Mısır’ı Allak Bullak Eden Tutanhamon

Tutanhamon: Ölümü Mısır'ı Allak Bullak Eden Ergen

Kral Tutankhamun’un cenaze maskesinin arkasına, ona diğer dünyaya yapacağı yolculukta yardımcı olması adına Ölüler Kitabı’ndan bir büyü kazınmış.

Altın hazinelerle dolu mezarıyla ünlü olan bu çocuk firavun, Eski Mısır’ın geleceğinin şekillenmesinde önemli bir figür oldu. 

Kral Tutanhamon’un mezarının bulunmasından neredeyse yüz yıl sonra, arkeologlar bir kez daha çocuk firavunun lahti başında toplanıyor.

Son dönemlerde yapılan taramalar mezarın duvarlarının yeni sırlara gebe olabileceğini gösterdi: mezarın yakınlarında, aralarında Kraliçe Nefertiti’nin ebedi istirahat yerinin de bulunabileceği gizli odalar bulunuyor olabilir.

Peki neden Eski Mısır’ın en ünlü yöneticilerinden ikisi aynı mezarı paylaşsın? Bu sorunun cevabı, Kral Tutanhamon’un yaşamında ve ölümünde gizli belki de. Tutanhamon’un İÖ 1322 civarlarındaki beklenmedik ve erken vefatı tebaasını derinden sarsmış – ve onları gelecekleri hakkında oldukça endişelendirmiş olabilir.

Genç firavun 18. hanedanın sonlarında, Eski Mısır’ın dillere destan bir zenginliğe ve güce sahip olduğu bir dönemde hüküm sürdü. Bugünün ünlü eserleri olan Gize Piramitleri’nden de eski geleneklere sahip olan ülke bin yıldır gelişmekteydi. Tutanhamon’un krallığı sırasında Mısır, güneyde Nübye’nin efsanevi altın madenlerine sahip olmuştu ve kuzeydoğuda da Akdeniz boyunca uzanan toprakları fethetmişti.


Altın Çocuk. Tutanhamon’un som altın tabutu, daha geniş iki tabutun içinde yer alıyordu. Arkeolog Howard Carter, tabutun keşfiyle ilgili “Kafamızı karıştıran bu inanılmaz ağırlık meselesi böylece açıklığa kavuşmuş oldu,” yazmıştı. 

Ancak Tutanhamon tahta çıktığında Mısır derin karışıklıklar içerisindeydi. Akhenaten adında, olasılıkla Tutanhamon’un babası veya üvey kardeşi olan bir firavun, gelenekleri hiçe sayarak tüm halkı güneş tanrı Aten’e tapmaya zorluyordu; tüm eski tapınaklar Akhenaten’in emriyle kapatılmış ve rahipler arasında popüler bir tanrı olan Amen’in tüm heykelleri yıkılmıştı.

Bu “kâfir” firavun aynı zamanda Mısır’ın başkentini Nil’in bereketli kıyılarından ülkenin batısındaki çöllere taşımıştı. Bu bölgeye Akhetaten (günümüzde Amarna adlı arkeolojik kalıntıların bulunduğu alan) adını vermiş ve 20.000 kişiyi sıfırdan yeni bir kent kurmak için çalıştırmıştı.

Akhenaten ölür ölmez kimin tahta geçtiği net değil, ancak Tutanhamon’un tahta geçmesi de kısa bir süre sonrasına rastlıyor. Kralın tam adı, ufak bir çocuk için hayli gösterişli olan Tutanhamon Nebkheperure’ydi. Tutanhamon tahta çıktığında yalnızca sekiz yaşındaydı; bu da tebaasını yeniden endişelere sevk etmiş olmalı. Koca ülkeyi yönetmesi beklenen çocuk bir kral, Mısır’ı düşmanlarından korumayı başarabilir miydi?

Ancak üst düzey kurmayları ona doğru tavsiyeler vererek Mısır’da işleri tekrar rayına oturtmasına yardımcı oldular. Öncelikle Mısır’ın başkenti tekrar Nil’in kıyılarına, bugün Luksor’un olduğu yere taşındı. Tutanhamon’un 10 yıllık hükmü bir yenilenme dönemi, işlerin ma’at‘a, yani olması gerektiği hale döndüğü bir çağ haline geldi.

Zamansız Vefat

Sonra, şaşırtıcı bir biçimde, genç firavun ölüverdi. Ölüm nedeni hâlâ bilinmiyor. Bir kazada bacağını kırdıktan sonra yakalandığı ölümcül bir iltihap yüzünden ölmüş olabilir. Veya canını sıtma almış olabilir. Diğer bir ihtimal de kraliyet ailesi arasında sıkça görüldüğü üzere kardeş evliliklerinden kaynaklanan, ölümle sonuçlanan bir genetik rahatsızlığı olması.

Nedeni ne olursa olsun Tutanhamon’un beklenmedik ölümü hemen çözülmesi gereken bir sorun yarattı: Firavunun gömüleceği mezar henüz hazır değildi. Neden olsundu ki? Kimse bu ergen firavunun bu kadar çabuk öleceğini tahmin edemezdi. Mısır’ın yönetici sınıfı, firavunun ebedi istirahat yerini hazırlamak için çok zamanları olduğunu düşünmüş olmalı.

Birçok uzman Tutanhamon’un başkası için inşa edilmiş, hazır durumdaki bir mezara gömüldüğünü düşünüyor. 18. ve 19. hanedanların yöneticilerinin ve akrabalarının mezarlığı olan Krallar Vadisi’nde ortaya çıkarılan bu mezar, günümüzde KV62 adıyla anılıyor.

Ancak ya KV62 boş değilse ve Tutanhamon girişin yakınlarındaki birkaç ufak odaya gömüldüyse? Tutanhamon’un gömüldüğü odada devam eden taramalar bu sorunun yanıtını arıyor.

Belki de mezarın asıl sahibi, Tutanhamun’un mütevazı odasının ardındaki geniş odalarda yatıyor. Ve eğer bu Nefertiti veya benzer statüye sahip bir kraliyet mensubuysa odalar muhteşem hazinelerle dolu -ve yağmacılardan korunmuş- bir halde keşfedilebilir.


Şahin şeklindeki bir altın kolye, Tutanhamon’un göğsüne iliştirilmiş birçok mücevherden biri.

Ne yazık ki Tutanhamon da bir evlat veya varis bırakmadan öldü ve Mısır bir kez daha bir bilinmezliğe gömüldü. Bu siyasi kriz 20 yıl sürdü ve yeni bir hanedanın kurulmasıyla aşıldı.

Krallar Vadisi’nin kireçtaşı yamaçlarına yeni kral mezarları kazındıkça kaya parçacıkları her tarafa yayılmış olmalı. Zamanla bu enkaz Tutanhamon’un mezarının girişine yığılmış olabilir. Nerede yattığına dair fiziksel bir iz olmayan Tutanhamon da böylece unutulup gitmiş olabilir.

3000 yıl sonra zengin Avrupalılar, evlerini ve müzelerini Eski Mısır’ın akıl almaz eserleriyle donatmak için başkent çevresindeki çeşitli gömü alanlarını kazdılar. Bu kişilerden biri Lord Carnarvon’du, evi de Highclere Castle’dı. Televizyon izleyicileri bugün bu evi televizyon dizisi Downtown Abbey‘in çekildiği ev olarak biliyor.

1907’den itibaren Lord Carnarvon, yürüttüğü kazıları yönetmesi için başka bir Britanyalıyı, Howard Carter’ı işe aldı. Az çok başarılı oldular ve üst düzey yetkililerin mezarlarını ve daha önceden yağmalanmış başka mezarları buldular. Ancak uzun zamandır peşinde oldukları büyük buluşu 1921-22 kışında yapacaklardı.

Lord Carnarvon çalışmaları sonlandırmaya hazırdı, ancak Carter onu bir sezon daha dayanmaya ikna etti. Bu arkeoloji tarihinde alınmış en iyi kararlardan biriydi.

Kasım 1922’de Carter’ın adamları önceden çok dikkat edilmemiş üçgen şeklindeki bir alanı temizlemeye başladılar. Yalnızca birkaç gün sonra, onları Tutanhamon’un yeraltı mezarına götürecek olan taş merdivenlere ulaştılar.

Ayın sonunda, üzerinde Tutanhamon adı yazılı, sıvayla kaplı bir kapıya ulaşmışlardı. Carter sıvada ufak bir delik açtı, bir mumu doğrulttu ve içeri baktı. Gördüğü şeyler tüm dünyanın gazete manşetlerini süsleyecekti.

“Başta hiçbir şey göremedim,” diye yazacaktı Carter sonra. “Odadan çıkan sıcak hava mumun ışığını titreştiriyordu. Ancak gözlerim ışığa alıştıkça odaya ait detaylar tozun içinde yavaşça belirmeye başladı: Tuhaf hayvanlar, heykeller, altın – her yerde altının izi vardı.”

Carter’ın Tutanhamon’ın hazinelerini kataloglaması on yılını aldı. Çocuk kral, sonraki hayatında ihtiyacı olabilecek 5398 eşyayla birlikte gömülmüştü. Altın tabut ve maskeden taht ve yatağa, savaş arabalarından ok ve yaylara, yiyeceğe, şaraba, terliklere ve temiz keten iç çamaşırlara kadar her şey düşünülmüştü.

Eski Mısırlı yağmacıların odaya en az iki kez girmesine rağmen bu keşif Mısır’da bulunan en ihtişamlı gömü alanı olmayı sürdürüyor. Ve bu, görece kısa süreli bir hükmü olan bir ergen için yapılmıştı. Nefertiti gibi en ünlü ve en büyük isimlerin mezarında bulunabilecek şeyleri düşününce insan daha da heyecanlanıyor.

Keşfedin: Kral Tutanhamon, Kraliçe Nefertiti ve karman çorman bir aile ağacı. 

Tutanhamon’un hükmü sırasında büyük askeri zaferler veya darbeler gerçekleşmemiş olabilir, ancak o, krallar listesinde sıradan bir isim olmaktan çok öte. Varis bırakmadan ölmesi, onu Mısır’ın geleceğini şekillendiren isimlerden biri yaptı.

Tutanhamon ve karısı Ankhesenamun bir aile kurmayı denedilerse de sonuç üzücü oldu. İki kızları da ölü doğdu. Küçük vücutları mumyalandı ve gelenekler doğrultusunda KV62’de babalarının yanına gömüldü.

Tutanhamon’un halefi Aye aileye yakın bir isimdi ve yalnızca dört sene hüküm sürdü. O da bir varis bırakmadan öldü.

Sonrasındaysa bir general olan Horemheb geçti başa. Ve tuhaf bir şekilde onun da çocuğu yoktu.

Mısır, işlere el koyacak ve kraliyet geleneğini sürdürecek güçlü, sağlıklı, bereketli bir hükümdara ihtiyaç duyuyordu. Ne yapmalıydı?

Horemheb ordudan bir tanıdığını halefi olarak evlat edindi. Bu, Ramses adında bir gençti. Ramses 19. Hanedan’ın ilk hükümdarı oldu. Ve böylece Mısır tarihinde, Ramses’in torunu II. Ramses’in de hüküm süreceği yeni bir sayfa açıldı. Mısır’ın ünlü firavunlarından II. Ramses’in, 67 yıllık hükümdarlığı boyunca birçok karısından yüzden fazla çocuğu oldu. II. Ramses Mısır’ı daha da parlak günlere taşıyan askeri zaferlere imza attı.

Sonuç olarak hikâye mutlu bitmiş oldu. Ancak akıllara bir soru takılıp kalıyor: Tutanhamon ve karısı bir oğlan sahibi olabilseydi Eski Mısır nasıl şekillenecekti?

 

 

 

Kaynak: http://www.nationalgeographic.com.tr/makale/kesfet/tutanhamon-olumu-misiri-allak-bullak-eden-ergen/2665

Görüntülenme Sayısı:
681
Kategoriler:
National Geo · Tarih

Yorumlar yapılamaz.