Otizmle koşmak… Garrett’ın hikayesi size de ilham verecek!
Derleyen: Buğra LEVENT
Su şişelerimizi doldururken ve koşu ayakkabılarımızı bağlarken Garrett, “Peki nerde yiyeceğiz?” diye soruyor.
“Seçme sırası kimde?” diye yanıtlıyorum. Garrett duraklıyor ve kendi sırasının gelmesini istediğini biliyorum. Çünkü koşu sonrası yemek yerini seçtiğimde, sağlıklı tarafta olma eğiliminde oluyor.
Yemek her zaman Garrett’in aklında. İşin içinde yemek olmasaydı, onu düzenli olarak koşmak için kapıdan çıkarmak zor olurdu. Ama, 15 yaşından beri düzenli olarak koşmaya gidiyoruz ve çok yemek yiyoruz.
Garrett artık 22 yaşındaki bir genç. O, benim oğlum ve otistik. Koşmaktan nefret ettiğini, ancak benle geçirdiği vakitten hoşlandığını söylüyor. Bununla birlikte pizzalardan, taco’lardan, tavuklardan ve burgerlerden biraz daha hoşlandığını hissediyorum.
“Kuponların var mı?” diye soruyorum. Kilisemizdeki gazete geri dönüşümü, Garrett’in restoran ve fast food kuponlarını toplaması ve yemek almaya maddi katkıda bulunma görevini üstlenmesi için iyi bir fırsat. Yeni bir burger veya taco denemekten heyecan duyuyor; hatta guacamole veya pastırmalı burgerlerin yaratıcılığına hayret ediyor.
Garrett, benle birlikte koşmasının yanı sıra, üst düzey bir hemşirelik merkezinde gönüllü olarak tekerli sandalyeli kişileri aktivitelere ve yemeklere yönlendirmeye, dondurma servis etmeye ve ihtiyaç duyulan yerlere yardımcı oluyor. Yerel bir liseden mezun olmasına ve sınıf düzeyinde okumasına rağmen, matematik hâlâ onun için gizemli. Ayrıca yönergeleri takip etmekte sorun yaşıyor, klasik öz-uyarım davranışları sergiliyor, yüksek seslere duyarlı ve sosyal işaretleri çok iyi anlamıyor.
Garrett ile tanıştığınızda, muhtemelen otistik olduğunu anlamazsınız. Ama onunla birkaç saat zaman geçirin; bir parça kağıdı ince şeritler haline getirdiğini ve bu kağıtlar etrafta savrulurken onlara gözlerini dikip baktığını göreceksiniz.
Onunla birkaç saat geçirin; Nintendo video oyununun son sürümüyle ilgili tüm detayları ya da çoğu insanın yalnızca hayal meyal hatırlayabileceği bir düzine süper kahraman filmlerinden ezbere söylediği alıntıları duyacaksınız.
Haftanın çeşitli günlerinde pistte, parkurlarda ve yollarda koşarak birkaç saat harcıyoruz. Garrett 15 yaşındayken Los Angeles Maratonu’nda koşmak için egzersiz yaptık. O zamandan beri onlarca yarı maratona ve daha kısa yarışlara katıldık.
Haftanın çeşitli günlerinde pistte, parkurlarda ve yollarda koşarak birkaç saat harcıyoruz. Garrett 15 yaşındayken Los Angeles Maratonu’nda koşmak için egzersiz yaptık. O zamandan beri onlarca yarı maratona ve daha kısa yarışlara katıldık.
Hala ona ‘koşucu’ dememem konusunda direniyor. Hatta bana, “Baba, koşmaktan hoşlanman, benim de öyle olmam anlamına gelmez” diyor.
Bence Garrett, birçok koşucudan daha fazla konuşuyor. Garrett size filmler, video oyunları ve yiyeceklerden söz edecektir. Bazen, hemşirelik merkezinde sigara içmemesi gereken yerlerde sigara içip kuralları çiğneyenler ya da dondurucuda kilitli kalması gibi sorunlardan da bahsedebilir.
Ama Garrett ile koşarak biraz zaman geçirdiğinizde, onun da diğer koşucular gibi olduğunu anlayacaksınız. Diğer koşucuları selamlar, mesafeden veya tepeden şikayet eder, dünyayı merak eder ve açık havanın tadını çıkarmaya çalışır.
Hafta sonu koşularından sonra, Renne ve oğlu Garrett, güney Kaliforniya’da kuponları değerlendirip öğle yemeği yerken görüntülendiler. Renne, bu yıl 60 yaşına girecek ve bunu kutlamak için 100K koşusuna katılacak. Garrett koşmayacağını ancak sevinçle babasını teşvik edeceğini söylüyor.
Kaynak: http://www.psychologies.com.tr/oglum-otistik-ve-isteyebileceginiz-en-iyi-kosu-arkadasi/