Kutuptaki Mülteciler

Kutup Mültecileri

Riksgränsen’deki mültecilerin çoğu daha önce hiç kar görmemiş. Kayak merkezi, konukların hoşça zaman geçirmesi için kızaklar almış.

Kutup bölgesine yerleşen mülteciler hayatlarında ilk kez kar görüyor ve güneşin ortaya çıkmadığı günlerde namaz saatlerini nasıl saptayacaklarını keşfediyor.

İsveç’in kuzey ucundaki Lapland bölgesinde kayak sezonu normalde Şubat ortasında başlıyor. Oysa Norveç sınırındaki Riksgränsen kayak merkezi daha şimdiden açılmış ve insan dolu.

Ancak konukları pistlerin zevkini çıkaran kayakçılar değil, savaşlardan kaçan mülteciler.

Daha kesin söylemek gerekirse Suriye, Afganistan ve Irak dahil çeşitli ülkelerden 600 mülteci. Yüz tanesi çocuk. Kuzey Kutup Dairesi’nin üst kesimlerindeki hayata uyum sağlamaya çalışıyorlar.

“Otel karanlık ve kapalıydı ama temiz sayılırdı,” diyor Riksgränsen’in CEO’su Sven Kuldkepp. “İki günde hazırlanmamız gerekti. Her şey yolunda gittiyse de epey telaş oldu.”


Riksgränsen, Kuzey Kutup Dairesi’nin 200 kilometre kuzeyinde, Norveç sınırına yakın küçük bir İsveç kayak merkezi. Kayak yapmaya yetecek kadar günışığının olduğu Şubat ortasında açılıyor. 

İsveç’e haftada 10 bin mültecinin geldiği Ekim ayında, hükümet yetkilileri Kuldkepp’i arayarak kayak merkezini mülteciler için açıp açamayacağını sormuş. Karar verilince de her şey çok çabuk gelişmiş. Bir öğleden sonra anlaşma imzalayan Kuldkepp, ertesi gün öğle civarı 600 konuğa tesisin kapılarını açmış.

Hükümet, kayak merkezine kişi başı günlük 350 İsveç kronu (40 dolar /125 TL) veriyor ki bu miktar kayak yapmak için buraya gelenlerin ödediğinden çok düşük. “Aslen iyilik olsun diye yaptık bunu,” diyor Kuldkepp.

İsveç hükümetinin 2015 yılında aldığı 163 bin sığınma başvurusunun 75 binden fazlası Ekim ve Kasım aylarında yapıldı. Mülteci akışını azaltmak isteyen İsveç geçtiğimiz haftalarda ülkeye gelen turistlere sınır kontrolü uygulamaya başladı.

Riksgränsen’deki mültecilerin hepsi İsveç’e sığınma başvurusu yapmış. Ancak çoğu, geçici bir süre için bile olsa Stockholm’den arabayla 16 saat kuzeyde yaşamayı beklemiyormuş. Şu anda kayak merkezinde ısı -23° C ve yerde kar var.

 Axel Oberg

Gün boyunca güneş hiç doğmadığından, kayak merkezinde kalan Müslüman mülteciler güneşin konumuna göre belirlenen namaz saatleri için farklı bir yöntem bulmak zorunda kalmış.

Axel Oberg

Gün boyunca güneş hiç doğmadığından, kayak merkezinde kalan Müslüman mülteciler güneşin konumuna göre belirlenen namaz saatleri için farklı bir yöntem bulmak zorunda kalmış.

Axel Oberg

Kayak merkezindeki 600 mültecinin 100 tanesi çocuk. Küçük bir oğlan, birkaç saatlik aydınlık sırasında karda oynuyor. Ocak ayında güneş ufuk çizgisinin üzerine çıkmıyor.

Axel Oberg

Afgan asıllı Markzie Tavasoly (28) İngilizce öğreniyor.

Axel Oberg

Otelin gece kulübü küçük bir futbol sahasına dönüştürülmüş.

Axel Oberg

Riksgränsen’deki çocuklardan çoğu daha önce hiç karda oynamamış.

Axel Oberg

Mustafa Dagher (37) suçiçeği geçiren Nuha’yı kucağına almış. Virüsü kapmış birkaç çocuk var.

Axel Oberg

Riksgränsen çalışanları, St. Lucy Günü için düzenledikleri geleneksel İsveç şenliklerinde spa bornozlarından birini yaratıcı bir biçimde kullanmış.

Axel Oberg

Riksgränsen’de kayak turizmi dışındaki tek iş, yerli Sami halkının kontrolündeki rengeyiği çobanlığı.

Axel Oberg

İsveç hükümeti kışlık giysi satın almaları için mültecilere para veriyor ama bazı erkekler sigara almayı tercih ediyor.

Axel Oberg

Riksgränsen’den 90 dakikalık mesafedeki Kiruna, kayak merkezine en yakın köy. Mültecileri biraz daha fazla aktivitenin olduğu köye götürmek için günlük otobüs servisleri var. Kiruna’da 20 bin kadar kişi yaşıyor.

Axel Oberg

Peter Nilsson, Riksgränsen’de 2015 yazında çalışmaya başlamış. Şu andaki görevi kimlik kontrolü yapmak. Bu sayede herkesin kendi odasında kalması ve davetsiz misafirler olmaması garanti altına alınmış oluyor.

Riksgränsen bölgesi o kadar kuzeyde ki, çoğu zaman tamamen karanlık oluyor. Ocak ayı boyunca güneş ufkun üzerine yükselmiyor. Günün birkaç saati gün doğumu kadar aydınlanıyor, geri kalan kısmı karanlıkta geçiyor. Müslüman mülteciler için, normalde güneşin gökteki durumuna göre belirlenen namaz saatlerini saptamak zorlaşıyor.

“Güneşsiz bir Hotel California gibi,” diyor buraya Ekim ayında ilk grupla gelen 22 yaşındaki Marwan Arkawi. “İsveç’e gelmeyi seçtim ama buraya gelmeyi seçmedim. Dünyanın en kuzeyine gönderildim.”

Riksgränsen’de günlerin, kayak merkezi tarafından çıkarılan yemekleri yemek, okumak, müzik dinlemek, enstrüman çalmak, iskambil oynamak, arkadaşlar ve ailelerle iletişim kurmak için sosyal medyada gezinmekle geçtiğini söylüyor.

Oyalanacak şeyler olmasına rağmen, soğuk hava, karanlık günler ve sığınmacılar arasındaki kültürel farklılıklar sıkıntılara yol açabiliyor.

“İnsanlar arasındaki gerginliği hissediyorsunuz. Depresif vaziyetteler,” diyor Arkawi. “Ben de dahil herkes depresyonda. Tamamen tecrit durumdayız.”

Arkawi, Suriye’nin Baniyas şehrindeki erkek ve kız kardeşiyle anne-babasını da Stockholm’e getirmek istiyor.

“Şehrim yok oldu. Sünni azınlık katledildi,” diyor. “Zorunlu askerlik hizmeti yapıp kendi halkımı öldürmek istemiyorum. Daha iyi bir gelecek istiyorum.”

Kasım Ali Radi (47) de İsveç’e daha iyi bir gelecek arayışında gelmiş. Karısı ve çocuklarından dördünü Irak’ta bırakmış. 19 yaşındaki oğluyla birlikte yolda ve denizde iki hafta geçirdikten sonra Riksgränsen’e ulaşmış. Muhasebecilik yapan Radi, mezhepler arası çatışmalar nedeniyle ölüm tehlikesi altındaymış.

“Burada mutluyum çünkü güvenlikteyim,” diyor. “Evet, karanlık. Ama İngilizce ve İsveççe öğrendikçe kendimi iyi hissediyorum.”

Radi de yeni mültecilerin çoğu gibi, Türkiye’den Yunanistan’a geçmek amacıyla iki kişi için 3 bin dolar ödemiş ve 50 kişinin doluştuğu 6 metrelik şişme botta korkunç anlar yaşamış.

“Deniz delirdi, dalgalar sertleşti, botun güvenliğe ulaşacağı umudunu yitirince panik yaşadık. Kadınlar çığlık atıyor, çocuklar ağlıyordu,” diyor. “Beş saat, mucizevi bir şekilde iyi sonlandı.”

Radi, ailesinin diğer üyelerini de İsveç’e getirmek istiyor.

“Denizi aştığımızda büyük bir mutluluk duydum ama aynı zamanda da ağladım çünkü kendimden bir parça kaybettiğimi hissediyordum. Bütün hayatımı birlikte yaşamak istediğim ailemden kopmuştum. Şimdi çok göz yaşı döküyorum,” diyor.

Mülteciler nereye gideceklerini bilmiyorlar ama Riksgränsen’de kısa bir süre kalacaklarının farkındalar. Kayak merkezinin mültecileri geçici bir süre barındırmak için imzaladığı dört aylık anlaşmanın süresi 15 Şubat’ta sona eriyor. 19 Şubat’tan itibaren Riksgränsen’e tatilciler gelmeye başlayacak.

“Nereye gideceklerini bilmiyoruz,” diyor Kuldkepp. “Ama sorun daha önce çözüldüğü gibi şimdi de çözülecek.”

 

 

Kaynak: http://www.nationalgeographic.com.tr/makale/kesfet/kutup-multecileri-/2717

Görüntülenme Sayısı:
482
Kategoriler:
Çevre · National Geo

Yorumlar yapılamaz.