Klinik Psikolog Jean-Marc Talpin, birçok ergenin okumayı sevmediğini, ancak buna rağmen kendi kimliklerini inşa edebildiklerini belirterek aileleri teselli ediyor. Ergenler, sinema ya da müzik gibi diğer kültürel araçlar yardımıyla kendilerini başka düşünce tarzlarına açıyorlar.
Çocuğunuza okuma sevgisini aşılamak için zamanında aldığınız bütün kitaplar kapağı bir kere bile açılmadan kitaplıkta duruyor. Sadece okulda okuması gereken kitapları okuyor. Anne-babaların beklentilerinin tersine, birçok ergen okumayı sevmiyor. Bunun nedeni olarak genellikle televizyon önünde ve video oyunlarının başında geçirilen saatlerin artışı gösteriliyor. Ancak, çok okuyanlar da aslında ekran önünde bir o kadar vakit geçiriyor. Bu kadar endişelenmeye gerek var mı? “Gençlerin daha az roman okudukları doğru. Her ne kadar yetişkinlerin gözünde dergi, çizgi roman kitaptan sayılmasa da, gençler bunları okuyor ve en çok da internette okuyorlar. Bununla beraber, gençlere yönelik kitapların satışındaki canlılık en başta Harry Potter serisi olmak üzere kurgu romanların ergenlere hâlâ çekici geldiğini gösteriyor” diyor Talpin.
Kitap okuma konusunu takıntı haline getirmek yerine, anne-babalar kendi alışkanlıklarını sorgulamalılar. Bu konuda en çok endişe duyanlar her zaman çocuklarına en iyi örnek olanlar olmayabilir. Gerçek kitapseverlere gelince, kendi tutkularını çocuklarıyla paylaşamadıkları için hayal kırıklığına uğrayanları teselli edelim. Çocukların okuma alışkanları düz bir çizgide ilerlemez. Bazı çocuklar sekiz yaşında okumaya bayılırken, 12 yaşında farklı olmak için okumayı bırakabilir ve ilerleyen yaşlarda tekrar edebiyatı keşfettiklerinde, okumaya geri dönebilirler. Bununla birlikte, çocuğu zorlamadan, onun zevklerine saygı göstererek okumaya teşvik etmek önemlidir. Siz hiç hazzetmemenize rağmen, çocuğunuz manga kitaplarını seviyorsa, ona engel olmayın. Nokta atışı yapmak, doğru seçenekleri bulmak için kitapçılardaki satış elemanlarının veya kütüphanecilerin önerilerini dikkate almak gerekir.
“Ergenler kendi kimliklerini inşa etmek için başka kültürel kanalları kullanır” diyor Jean-Marc Talpin ve ekliyor: “Sinema ve müzik, ergenlerin duygularını tanımalarına, isimlendirmelerine ve düzenlemelerine yardımcı olur. Ergenler de insanın karmaşık yapısıyla yüzleşir ve kendilerini başka düşünme tarzlarına açarlar. Kitaplar hayal gücünü geliştirme ve kelimeleri zihinde görsellere dönüştürme konusunda en iyi araç olsa da, tek yöntem değil.” O zaman bunu kutsallaştırmayı bırakalım ve o beklenen karşılaşma gününün gelmesini bekleyelim. Büyük ihtimalle bu karşılaşma, akranları arasında kulaktan kulağa konuşulanlar sayesinde gerçekleşecek.