Evde veya sokakta, tek başımızayken veya insanların ortasında çoğu zaman kendi kendimize yüksek sesle konuşuyoruz. Bu istisnai bir davranış olmasa da utanç verici olabiliyor. Peki, bu alışkanlık nereden geliyor ve bundan nasıl kurtulabiliriz?
Odaklanıyorum
Psikiyatr Dominique Delmas, kendi kendine yüksek sesle konuşmaların bir iletişim şekli olmadığını belirtiyor. Peki, bunlar bu kadar şahsi konuşmalarsa neden onları içimizde tutamıyoruz? Psikolog Laurie Hawkes’a göre bunun sebebi, yaptığımız iş her ne ise onun için yaratıldığımızı ve onu en doğru şekilde yaptığımızı kendimize tekrarlama ihtiyacından kaynaklanıyor. “Kendi kendimize konuşarak özümüze eşlik etmiş oluyoruz. Yaptığımız işler çok dikkat gerektiriyorsa, yüksek sesle kendimizle konuşuyoruz.” Bu durum, karmaşık bir yemek tarifi yaparken veya İsveç malı bir dolabı monte etmeye çalışırken neden kendi kendimize konuştuğumuzu açıklıyor.
İçsel bir diyalog yürütüyorum
Çocuklar tek başlarına oynarken veya uyku vakti geldiğinde, kendi kendilerine konuşurlar. Bu konuşmalar kendilerini cesaretlendirmeyi, teselli etmeyi veya azarlamayı içerir. Dominique Delmas bu konuyla ilgili olarak, “Ergenlikten hemen önceki dönemde toplumsal kurallar içselleştirildiği için kişinin ‘içindeki ikiziyle’ olan konuşmaları son bulur. Çocuk bu hareketlerin yapılmaması gerektiğini, aksi takdirde bunun onu diğerlerinden olumsuz anlamda farklılaştıracağını bilir” diyor.
Peki, ergenlik öncesi yok olan bu alışkanlığın yetişkinlikte tekrardan ortaya çıkmasını nasıl açıklayabiliriz? “Yetişkinlerin hayatlarında yaşadıkları güçlü sıkıntı ve kaygılar, yıllar önce toplumsal kurallarla edindikleri bariyerlerin yıkılmasına sebep oluyor. Ket vurma eylemi güçsüzleşiyor.”Psikanalist Elsa Cayat, bu tür durumlarda bizimle asıl konuşanın kim olduğunu tespit etmemiz gerektiğini söylüyor. “Ebeveynimizin bize söylediği, ‘Hiçbir şeyi başaramıyorsun’, ‘Saçma sapan işler yapıyorsun’ gibi olumsuz sözler iç diyaloglarımızı kirletir. İçimizdeki ikizimizi konuşturmak, kendimizden bir ben daha çıkarmaya benzer.” Bu monologlar bize ait olmayan ama çocukluğumuzdan beri çevremiz tarafından içimize işlenen fikirleri kapsıyor.
Var olduğumu hissediyorum
Dominique Delmas, kendi kendine konuşan insanların çok belirgin ortak bir özelliği olmadığını ama genelde bu eylemi gerçekleştirenlerin kendini dış dünyaya kapamış, özgüven eksikliği yaşayan kişiler olabileceğini söylüyor. Elsa Cayat ise bu vakalarda kişilerin var olduklarını hissedebilmek için kendi seslerini duyma ihtiyacı duyduklarını belirtiyor ve ekliyor: “Ebeveyni tarafından değerli hissettirilmemiş, ‘Bu konuda ne düşünüyorsun?’ diye sorarak fikirleri alınmamış kişiler reddedilme, yok sayılma duygusu yaşarlar. Eğer bu kompleksler fark edilmiyorsa, her kendi kendine konuşmada aşağılama içerikli sözler yeniden su yüzüne çıkar.” Psikanalist Cayat, kişilerin bu sistemi kendi varlıklarını “hissetmek” için geliştirdiklerinin altını çiziyor. Çocuklukta var olduğu hissettirilmeyen, önemsenmeyen kişiler, varlıklarını kanıtlayabilmek için bu yola başvurabiliyorlar.