Yutyrannus Huali. 2012 yılında Çin’de keşfedilen “güzel tüylü zalimin” ağırlığı 1,5 tondu ve akrabası T. rex gibi ürkütücü bir yırtıcıydı.
New York’ta açılan bir sergi, dinozorları yeşil ve pullarla kaplı hayvanlar olarak gören popüler anlayışı yıkıyor ve kuşlarla benzerliklerini ortaya koyuyor.
Beslediğimiz ördeklerin, başımızın üzerinde uçuşan güvercinlerin ve hayran olduğumuz tavus kuşlarının, Jurassic Park gibi ikonik dinozor filmlerinde betimlenen “korkunç sürüngenler” ile ortak noktaları bulunduğunu görmek ilk bakışta zor olabilir.
Ancak birçok biliminsanı, modern kuşların yaşayan dinozorlar olduğuna inanıyor artık. Daha iyi açıklamak gerekirse, teropodlar olarak adlandırılan iki bacaklı etçil bir dinozor grubu, tüyler, daha büyük ve adaptasyona daha yatkın bir beyin ve uçmaya yönelik daha küçük bir biçim geliştirerek, 65 milyon yıl önce dinozorları yok eden olaydan sağ çıkmış gibi duruyor.
Tüylü bir dinozor olan Tianyulong confuciusi, soy ağacında Stegosaurus ve Triceratopsile aynı dalda yer alıyor. [Fotoğraf: AMNH, Roderick Mickens]
“İnsanların, dinozorların hala aramızda olduğunu anlaması önemli,” diyor New York’taki Amerikan Doğa Tarihi Müzesi paleontoloji bölümü başkanı Mark Norell. “Bugün yaşayan en az 13 bin tür tarafından temsil ediliyorlar.”
Norell’in küratörlüğünü yaptığı, 18 Mart’ta açılan Dinosaurs Among Us (Aramızdaki Dinozorlar) adlı sergi, bir yandan kuşların evrim tarihini haritalarken, bir yandan da dinozorların yeşil ve pullu sürüngenler olduğu popüler algısına meydan okuyor.
En son kanıtlara uygun olarak, sergideki dinozorların tümü tüyle kaplanmış.
“Dinozorlar ilk kez gerçeğe yakın, son model denilebilecek bir tarzda betimleniyor,” diyor Norell. “İnsanların dinozor algısını sarsacağını düşünüyorum.”
Citipati Osmolskae. Ürkütücü dinozorun ilk örnekleri 1993 yılında Moğolistan’da keşfedildi.[Fotoğraf: AMNH, R. Mickens]
Evrilen Resim
Kuşların yaşayan dinozorlar olduğu fikri bilim çevrelerinde yeni değil. 1800’ler gibi erken dönemlerde dahi Massachusetts eyalet jeoloji uzmanı Rahip Edward Hitchcock ve İngiliz biyolog Thomas Huxley, dinozor ayak izlerinin ve kemiklerinin kuşlara çok benzediğini belirtmişlerdi. Ancak bu gözlemler, Yale Üniversitesi’nden John Ostrom’un kuşlar ve teropod dinozorlar arasındaki benzerlikleri yeniden gündeme getirdiği yaklaşık yüz yıl sonrasına kadar göz ardı edilmişti.
Ostrom, Jura devrinin sonlarında yaşamış olan, kanatlara ve uçma tüylerine sahip kuzgun boyutlarındaki Archaeopteryx adlı bir dinozor fosilini incelemişti. Kuşa benzeyen hayvanın iskeletinin, teropodlarla aynı özelliklere sahip olduğunu ortaya çıkarmıştı: keskin dişler, üç parmaklı pençeler ve kemikli uzun bir kuyruk.
O zamandan bu yana, kuş soyağacının farklı dallarında yer aldığına inanılan binlerce tüylü dinozor keşfedildi. 1996 yılında, kuşların doğrudan akrabası olmayan ilk tüylü teropod Sinosauropteryx biliminsanları tarafından Çin’de ortaya çıkarıldı. Bu keşifler, biliminsanlarına modern kuşların kökeninin parçalarını bir araya getirme olanağı vermesinin yanı sıra, dinozorların görünüşleri ve davranışları konusundaki anlayışın değişmesine de yol açıyor.
Örneğin 125 milyon yıl önce yaşayan ve 7 metrelik boyuyla bilinen en büyük tüylü dinozor olan Yutyrannus huali adlı tiranozor, en ikonik akrabasının popüler imajını değiştiriyor.
Psittacosaurus. Boynuzlu küçük ve kuyruğunda ince telli tüyleri bulunan “papağan kertenkelesi,” Triceratops’un akrabası. [Fotoğraf: AMNH, C. Chesek]
“Yutyrannus’un en önemli yönlerinden biri, onun sayesinde Tyrannosaurus rex’in de tüyleri olması gerektiği bilgisini çıkarmamız,” diyor Norell. Bu büyük dinozorlar uçamıyorlardı ama ilkel tüylerini yalıtım ya da şimdiki erkek tavus kuşlarının eşlerini etkilemek için yaptığı gibi gösteriş amacıyla kullanmış olma ihtimalleri yüksek. Fosil kanıtları, tüylü dinozorların gökkuşağı renklerine sahip olmuş olabileceğini gösteriyor.
Rockies Müzesi paleontoloji küratörü Jack Horner, “Eğer pembe flamingo varsa, pembe tüylü dinozorlar da olabilir,” diye konuşuyor.
Uçuş Yolu
Amerikan Doğa Tarihi Müzesi’nin paleontoloji bölümünde doktora sonrası araştırmasını yapan Ashley Heers’e göre farklı fosiller, tüylerin ilkel telek benzeri yapılardan daha karmaşık aerodinamik biçimlere doğru evrim geçirdiğini ve aynı zamanda kanatların aşamalar halinde evrime uğradığını gösteriyor.
“Uçmak aslında fiziksel açıdan en zor hareket biçimi,” diyor Heers. Gerçek uçmaya doğru evrim geçirmeden önce, ilk kanatların sadece ağaçlardan süzülmek için kullanılmış olabileceğini söylüyor. Bu küçük kanatlar, yırtıcılardan kaçmak ya da avın üzerine atılmak için itki sağlamaya ya da dik yamaçlardan yukarı koşmaya yaramış da olabilir.
Araştırmacılar, tüylerin dışında kuş benzeri başka özellikler sergileyen dinozorlar da keşfetti. Örneğin bir dinozor kafatasının içini gösteren ve yakın zamanda yapılmış bilgisayarlı tomografiler, teropodlardaki görme, uçma ve hatırlama düzeyi fonksiyonlarını kontrol eden bölümlerin yaşayan kuşlardaki kadar geniş olduğunu gösteriyor. Araştırmacılar, yumurtalarının bulunduğu yuvayı koruyan Citipati adlı küçük yırtıcıların yanı sıra, kuşlardaki gibi uçmayı kolaylaştıran içi boş, hafif kemik yapısına sahip Allosaurus gibi iri yapılı örnekler de bulmuşlar.
Velociraptor Mongoliensis. Bu teropod dinozorun kuş benzeri özellikleri arasında oynak ayak bilekleri, döner eklemli el bilekleri, lades kemiği ve öne doğru uzanan ayak parmakları var. [Fotoğraf: AMNH, R. Mickens]
“İnsanlar balık, amfibi, sürüngen, kuş ve memelileri, kesişme noktaları olmayan birbirinden tamamen farklı hayvan grupları olarak düşünüyordu,” diyor Horner. “Şimdi karşımızdaki tüm hayvan gruplarına baktığımızda, dinozorlar ile kuşların ortak yönlerinin başka hayvanlarla ortak yönlerinden daha fazla olduğunu görüyoruz.”
1993 yılında çekilen Jurassic Park filminin danışmanları arasında yer alan, Houston Doğa Bilimleri Müzesi paleontoloji küratörü Robert Bakker, tüm bu bilimsel fikir birliğine rağmen popüler kültürün tüylü dinozor evrimini kabul etmesinin zaman alacağını söylüyor. Yeşil ve pullu dinozorlar fikrinin, daha kolay kabul edilir ve belki de daha ürkütücü olduğunu belirtiyor.
“Hepimizin beklediği şey aynı: Artık çıplak dinozorların olmadığı bir Jurassic Park.”
Kaynak: http://www.nationalgeographic.com.tr/makale/kesfet/dinozorlar-gorkemli-tuyleriyle-karsinizda/2776