Yellowstone Ulusal Parkı’nda bir bozayı. Bir yürüyüşçünün ölümünden sorumlu tutulan bir başka anne ayı iki hafta önce park yetkilileri tarafından uyutuldu.
Yellowstone Ulusal Parkı’ndaki anne ayı yürüyüş yapan birini öldürünce park müdürü zor bir karar vermek durumunda kaldı: Ayıyı serbest mi bırakmalı, yoksa uyutmalı mı?
Yellowstone Ulusal Parkı Müdürü Dan Wenk’e “zorba bir cellat” dediklerine bakmayın. Birkaç hafta önce ofisine yağmaya başlayan e–posta ve telefonlarda –anne bozayının hayatta kalması için umarsızca çabalayan yaban hayatı tutkunlarından geliyordu bunların çoğu– bu sözlerle ve hatta daha da ağır terimlerle karşı karşıya kalmıştı.
Büyük Yellowstone Ekosistemi’ndeki Amerikan bozayılarına hayranlık duyan efsanevi primatolog Jane Goodall bizzat Wenk’le iletişime geçmiş ve yürüyüşçüyle trajik karşılaşması yüzünden akıbeti uluslararası yankı uyandıran dişi ayının canını bağışlamasını rica etmişti.
Hemen söyleyelim, söz konusu ayı iki hafta önce uyutuldu. Fakat bu hiç de kolay bir karar olmadı.
“Ulusal Park Hizmetlerinde görev yaptığım 40 yıl boyunca, bu ayının akıbeti konusunda aldığımız duygusal tepkiye benzer bir şeyle karşılaşmadım,” diyen Wenk, personelin de şaşkınlığa uğradığını belirtiyor.
Olaylar zinciri, yazları Yellowstone’da sıhhiyeci olarak çalışan Montana, Billing’li 63 yaşındaki Lance Crosby’nin, parkın ortasındaki Yellowstone Gölü’nün batı kıyısından yükselen dağın yamacındaki Elephant Back Yürüyüş Yolu yakınlarında 7 Ağustos’ta ölü bulunmasıyla başlamıştı. Bir bozayıyla yavruları tarafından öldürülmüş ve cesedinin bir kısmı yenmişti.
Olay yerinde yapılan incelemelerin sonuçları, daha sonra DNA testleri ve adli kanıtlarla da ispatlandığı gibi Crosby’nin yoldan ayrılıp yürüdüğü sırada saldırıya uğradığını ortaya koymuştu. Yanında saldırgan ayılara karşı etkili bir silah olan biber spreyi taşımadığı anlaşılmıştı. Crosby’nin kaybolmasının ardından arama çalışmalarına katılanlar, yarısı yenmiş cesedini bir toprak yığını altında bulmuşlardı. Avını öldürüp daha sonra yemek üzere saklamak ayıların normal davranışı.
Hala açıklığa kavuşmayan soru ise neden böyle bir şey yaşandığı. Bahsi geçen ayı kelimenin en tehlikeli anlamında bir insan yiyici miydi?
Yürüyüşçünün cesedi bir park bekçisi tarafından, Yellowstone Gölü yakınlarındaki Elephant Back Yolu civarındaki popüler ıssız alanda bulunmuştu. Yürüyüş yolu 9 Ağustos’ta geçici olarak kapatılmıştı.[Fotoğraf: Jim Urquhart, Reuters/Corbis]
Ayı Mahkemesinde Bir Hakim
Park müdürü, daha önce herhangi bir ciddi soruna yol açmasa da ölüm cezasıyla karşı karşıya kalan popüler bir hayvanın tek yargıcı rolüne bürünmüş olarak bulmuştu kendisini.
Wenk, kanıtlara ve ayı yönetimi uzmanlarıyla yaptığı değerlendirmelere dayanarak verdiği anne ayıyı yok etme ve yavrularını Toledo Hayvanat Bahçesi’ne yollama kararının 14 Ağustos’ta uygulandığını söylüyor.
“Yaptığımız ilk basın açıklamamızda, kurbanın yenildiği saptanırsa ayıyı büyük olasılıkla ötenazi yapacağımızı belirtmiştik,” diyor.
Kaslı sırtındaki beyaz tüyleri nedeniyle doğa fotoğrafçılarının “Blaze” (İngilizce “alev” anlamına geliyor) adını verdiği ayının geleceğine dair kararın verildiği yedi gün içinde kamuoyunun ilgisi hızla artmıştı.
Wenk’in kararı konusunda sosyal medya etkisiyle yükselen tepki, yaz başında Cecil adlı aslanın Zimbabwe’de Amerikalı bir hatıra avcısı tarafından yasalara aykırı olarak öldürülmesiyle yaşanan kızgınlığı anımsatıyordu.
Tartışmaya katılan binlerce kişinin çoğu, Yellowstone’da yürüyüş yapanların buraya bozayı alanı olduğunu bilerek gittiğini ve ölüm olayları yaşanırsa ayıya zarar gelmemesi gerektiğini öne sürüyordu. Bazıları ise dikkatli olmadığı için ölümünde bile eleştirilen kurbanı savunarak ayının uyutulması talebinde bulunuyordu.
Bu kızgın salvoda çapraz ateşte kalan Wenk, Yellowstone’un 2011 yılından bu yana müdürlüğünü yapıyor ve güçlü bir yaban hayatı savunucusu olarak tanınıyor. Ünlü korumacı Doug Peacock, Wenk’i suçlayarak Blaze’in boynuna bir telsiz tasması takılıp serbest bırakılması gerektiğini söylemişti. Takip altında olması, tekrar insan öldüreceğine dair korkuları ortadan kaldıracaktı. Wenk ise böyle bir yöntemin pratik olmadığını ve güvenlik garantisi vermediğini öne sürüyor.
Bir İbret Öyküsü
Wenk farazi konuşmuyor.
Birkaç yıl önce, Blaze’i savunanların kendisinden istediği şeyi yapmış ve Yellowstone’daki bir başka anne bozayıyı bağışlamıştı. Araştırmacıların Wapiti olarak isimlendirdiği anne ayı, 2011 yılında parkta yürüyüş yapan Brian Matayoshi adlı kişiyi öldürmüştü. Ayılarla karşılaşan Matayoshi ve karısı talihsiz bir kararla koşarak kaçmayı seçmiş, bozayının kendilerini kovalayıp saldırmasına yol açmıştı.
Karısı dehşet içinde izlerken Matayoshi ölmüştü ama anne ayı kurbanı yememişti. Wenk, yavrularıyla dolaşan bir dişinin normal davranışını sergilediği için Wapiti ve yavrusunun yaşamasına karar vermişti.
Ancak iki ay sonra, ilk olay yerinden 13 kilometre uzakta, Yellowstone’un Hayden Vadisi’ndeki bir yolda tek başına yürüyen John Wallace adlı kişi öldürülmüş ve cesedinin bir kısmı yenmişti. DNA kanıtları Wapiti ve yavrularından birinin her iki olaya da karıştığını ortaya koymuştu. Wallace’ın cesedi altıdan fazla Amerikan bozayısı tarafından yenmişti.
Wenk halkın güvenliği yerine ayıların yaşamasını tercih ettiğini ileri söyleyenlerden büyük eleştiri almış ve işini kaybetme tehlikesi geçirmişti.
“O ilk olayda Wapiti’ye yaşama şansı verme kararını çok rahat almıştım. Bu son olayda da ayıya dair doğru kararı verdiğimize inanıyorum,” diyor.
2011 yılında yaşanan bu üzücü olayların detaylarını öğrenen Jane Goodall, gönülsüzce de olsa Wenk’in kararının gerekçesini anladığını açıkladı. Eğer bir trajedi daha yaşanır ve Blaze parkta bir kişiyi daha öldürürse, bunun sonucu halk arasında korkunun artması ve Yelowstone’da yolların civarında gezinen Amerikan bozayılarına gösterilen toleransın azalması olabilirdi. Bozayılardan hoşlanmayan kanun koyucuların muhtemel kızgınlığı da cabasıydı.
Yellowstone’daki Kuruluşlararası Bozayı Araştırma Ekibi ile uzun yıllar boyunca çalışmalar yapan emekli araştırmacı David Mattson, “Bildiğim bir şey varsa, bir ayı yiyecek kaynağı keşfederse onu asla unutmaz,” diyor. Eğer anne ayı insanları yiyecek kaynağı olarak belirlerse, bu davranışı kolay etkilenir yavrularına öğretebileceğini de belirtiyor.
“Kendimi ayıları canlı tutmaya adamış olsam ve Amerikan bozayılarının yaşadığı yerlerde yürüyüşe çıkmanın risk taşıdığı gerçeğini savunsam da,” diyor, “Wenk’in riske girmeme kararını anlıyorum.”
Yellowstone ayı nüfusunun gelecekteki devamlılığı büyük oranda, yanında yavrusuyla görülen bu ayı gibi dişilerin doğurganlığına bağlı. [Fotoğraf: Steve Hinch, Solent News/Rex Features/AP]
Kritik An
Bu olay bölgedeki ayı–insan ilişkileri açısından önemli bir anda yaşandı. Bu yıl içinde ABD Balık ve Yaban Hayat Hizmetlerinin resmi bir açıklama yaparak Büyük Yellowstone Ekosistemindeki bozayı nüfusunu tehlike altındaki türler listesinden çıkarma ve ayıların yönetimini Wyoming, Montana ve İdaho’ya verme planını resmen açıklaması bekleniyor.
Bu eyaletlerin ise bozayıların hatıra sporu amaçlı avlanmasına yeniden izin vereceği düşünülüyor. Bozayı avlama yasağı, 1974 yılında, azalan nüfusları nedeniyle yönetimin önceliği haline gelmelerinden hemen önce konulmuştu.
Amerikan bozayılarının Büyük Yellowstone bölgesinde yeniden toparlanması Amerika korumacılık tarihinin en büyük başarısı olarak kabul ediliyor. 1980’lerin başlarında bozayı sayısı 200’ün altına inmişti ve azalmaya devam ediyordu. Yıllardır sürdürülen aktif yönetim, ayıları çöplerden uzaklaştırmak, insanların yol açtığı ölümleri azaltmak ve doğurganlık yaşındaki yavru sahibi anne ayıların yaşamasını sağlamak üzerinde yoğunlaşmıştı. Bu çabaların sonucu bozayı nüfusu, bugünkü tahmini 700 ila 1000 bireye ulaşmıştı.
Anne ayılar, ayı nüfus yapısının en önemli kesimi. Her yıl dişilerin ve yavruların küçük bir yüzdesini dahi yitirmek, nüfusun artması veya azalması gibi bir fark ortaya çıkarıyor. En önemli sonuçlarından biri, üreme potansiyelinin ortadan kalkması oluyor.
İlginç bir referans noktası, tüm dünyada milyonlarca takipçisi bulunan 19 yaşındaki Jackson Hole 399 bozayısı. On yıl kadar önce 399 ve üç yavrusu Teton Sıradağları’nın eteklerindeki Jackson Gölü yakınlarında bir yürüyüşçüyü öldürmüşlerdi. Ailenin yaşamasına karar verilmiş ve 399 yaşadığı süre boyunca 15 ayı büyütmüştü (kendi yavruları ve ikinci kuşak yavrular). Ancak torunlarının dörtte üçü, büyük oranda insanlarla yaşadıkları karşılaşmalar sonucu ölmüştü. Bu nedenler arasında araba çarpması, avcılar tarafından yasadışı olarak öldürülme, sığırlara saldırma nedeniyle uzaklaştırılma ya da insanların yaşadığı yerlerin civarına gitmekten dolay ötenazi yapılma yer alıyordu.
Üzücü Olaydan Çıkan Ders
İki hafta önce Yellowstone’da yok edilen dişi, aşağı yukarı 399’un yaşındaydı ve kaderini belirleyen o karşılaşma sırasında yanında bulunan iki yavru dışında birkaç yavru daha doğurmuştu.
İnsanlarla ayılar arasındaki çatışmayı azaltmayı amaçlayan People and Carnivores adlı kuruluşta görevli Steve Primm adlı bilim adamı, “Elephant Back’de yaşananları tam olarak bilmek olanaksız,” diyor. “Bildiğimiz birkaç olgu bir yapbozun parçaları: koruması olmayan yalnız bir yürüyüşçü, anne bozayı ve yavrularıyla karşılaşmıştı. Bozayların tavrı tam anlamıyla yırtıcı bir davranış mıydı yoksa ölümle sonuçlanan savunma temelli bir saldırı mıydı? Eğer ikincisiyse, ayının yürüyüşçüyü yemesi çok mu şaşılacak bir durumdu?”
Primm, yaşananların ardından yargılama oyunu oynamaya çalışmanın ya da Wenk’i eleştirmenin faydası olmadığını söylüyor. “Belki de birbirimize bakıp bu durumun neden bu kadar acı olduğunu sormak gerekiyor,” diye konuşuyor. “Bu büyük üzüntü bir simge. Bu duygulardan tek bütünlüklü faydalanma yolu, onları, burada ve bu bozayılarla nasıl hareket etmemiz gerektiği konusunda uygulanabilir gelişmelere yönlendirmek olur.”
Wenk açısından bir başka aydınlatıcı ders, sosyal medyanın doğa tutkunlarına endişelerini dile getirmekte sağladığı olanak olmuş. Ofisinde konuştuğumuzda, verdiği karara kamuoyunun gösterdiği olumsuz tepki konusunda ne düşündüğünü soruyorum.
“Bunu tüm içtenliğimle söylüyorum ama durumun gereği olduğunu da kabul ediyorum,” diyor. “Yellowstone’un insanlarda böylesine güçlü bir tutku yaratmış olmasından, bir bozayı konusunda endişelerini dile getirme ihtiyacı duymalarından çok memnunum. O kadar çok şey oluyor ki toplumda bir ilgisizlik salgını var. Buraya bu kadar çok insanın bu kadar değer veriyor olmasından duygulandım. Yellowstone’un ve bozayıların hala ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.”
Kaynak: http://www.nationalgeographic.com.tr/makale/kesfet/insan-olduren-bir-ayinin-kaderi-ne-olmali/2565