Yaşamın tadını çıkarmak her zaman kolay değil, özellikle de bize güzel sürprizler yapmadığında. Oysa hayatımızın tekilliğinin ve geçiciliğinin bilincine vararak, onu bütünüyle sevmeye başlayabiliriz.
Bizden ve hayattan keyif alma becerimizden bahseden sihirli bir hikâye: Hayali bir ülke olan Krakozhia’dan gelen Viktor Navorski, kendini bir gün New York’taki JFK Uluslararası Havaalanı’nın transit alanında sıkışmış bulur. Tutuklanmasının kesin nedenlerini ve onu bu durumdan kimin, ne zaman çıkarabileceğini bilmemektedir. Ona tahsis edilen alanda kalmak, kendi başına oranın dilini öğrenmek, beslenmek gibi zorluklarla karşı karşıyadır. Özgürlüğü ise, bu yerde yaşamak için elinden geleni yapmak olacaktır. Bu neredeyse Kafkaesk olan evrende, Navorski yavaş yavaş harika bir varoluş inşa eder: Araftaki diğerleriyle derin dostluk bağları kuracak, havaalanındaki şantiyeden bir iş kapacak ve bir kadını sevecektir. Cesaret, irade ve gözlem (etrafını saran dünyayı izleyerek ve onu çözmeye çalışarak çok zaman geçirir) sayesinde, absürt bir duruma düşen bu kahraman dolu dolu, mutlu ve ilham verici bir hayat yaşar.