Tasarımcı ve kreatif direktör Gökhan Zincir’in Galata’daki atölye evi, yaratıcılık odaklı tasarlanmış nevi şahsına münhasır bir mekân olarak övgüyü hak ediyor.
Şişhane’den renovasyon çalışması devam eden tarihi Sarkusyan Frej Apartmanı’nı sağımızda bırakıp bizi selamlayan görkemli Galata Kulesi’ne doğru ilerlerken kuleye komşu apartmanlardan birine konuk oluyoruz. Avlu sistemi kullanılarak inşa edilmiş neredeyse bir asırlık tarihi apartmanın üst katında bulunan daireye adımımızı attığımız anda, ev sahibi Gökhan Zincir’e eşlik eden kedisi Kirpik karşılıyor bizleri. Tasarımcı ve kreatif direktör Gökhan Zincir’in “home-gallery” olarak hayata geçirdiği yaşam alanında, ilk başta cesurca kullanılan renkler göze çarpıyor. Dekorasyonun fonunu oluşturan beyaz; siyah, antrasit ve haki renkleriyle tamamlanmış. Evin yüksek pencereleri, geniş gökyüzü ve haliç manzarasını kucaklayan bir perspektife izin veriyor ve gün ışığını kucaklayarak renklere en doğru tonlarını yaşatıyor. Ev sahibinin Ağustos 2015’te taşındığı daire 130 metrekarelik bir alana sahip. Dairenin ana yaşam alanları olan salon ve atölye, salon-salomanje; ayrıca giyinme odası, yatak odası, 2 adet banyo mevcut. Evin en büyük odası, Gökhan Zincir’in üretkenliğini ve enerjisini somut objelere dönüştürdüğü, bir seramik atölyesine ayrılmış. Mekan, 40 adını verdiği fincan koleksiyonunun üretim sürecine tanıklık ediyor. “40, geleneksel kahve kültürümüzdeki 40 yıllık hatır güzellemesini yaşatıyor; metaforik olarak da kusursuzluk anlamını içinde barındırıyor. Mevzu bahis olan sadece kahve ya da muhabbet değil; 40 yıllık hatırı olacak anlar yaratmak. Bu yaklaşımı bir koleksiyona dönüştürmek ve insanlar arasında o hatıra vesile olacak fincanlar tasarlamak istedim.’’ diyor tasarımcı koleksiyon fikrinin ilhamını paylaşırken. Gökhan Zincir’in tasarladığı özgün fincan formlarından bazıları seri üretime girmiş, bazıları ise hala taslak aşamasında… “Seramik; biçim, teknik ve renk üçgeninde sırlarla dolu bir dünya. Çamuru geleneksel tekniklerle yorumlamaktan ziyade, etkilendiğim akımlardan beslenerek hayata bakışımı ve tasarım üslubumu ifade eden formlara dönüştürmeye çalışıyorum.” Seramik sanatına olan ilgisini son üç yıldır aktif üretim yaparak somutlaştıran Gökhan Zincir, tasarladığı fincan formlarını, ilkini Nisan sonunda gerçekleştireceği ve 2 ayda bir tekrarlayacağı bir “open call” sayesinde meraklısı kitle ile buluşturmak niyetinde. “Yurtdışında bu alışkanlığın popülerleştiğine dair yazılar okumuştum. Tasarımcılar, ürünlerini herkese ve her bütçeye uygun olarak üretim yaptıkları kişisel mekânlarında insanlarla buluşturuyorlar. Bu fikirden hareketle atölye evimi aynı zamanda bir galeri olarak değerlendirmeye karar verdim. Böylece tasarımlarımın görünürlüğü artacak ve tanışacağım yeni insanlardan ilham alabileceğim. Hangi modellerim daha çok seviliyor, neden seviliyor? Ürünlerim hakkındaki görüşlerini öğrenebileceğim.” Atölyesinde seramik üretimine ağırlık veren ev sahibi, yaşam alanını bizzat kendisi dekore etmiş. Evin bütününde hissedilen ışık yoğunluğu, kullanılan renklerdeki canlılık ve uyum, Gökhan Zincir’in kendini özgürce ifade ettiği bir platforma dönüşmüş. “Burası bütününü yaşantıma paralel zamanlı olarak dekore ettiğim ilk evim. Bir atölye-ev olduğu için, interaktif olarak evin dekorasyonunu da ihtiyaçlarıma göre değiştiriyorum. Ne istediğimi ve istemediğimi biliyorum ve yaşam alanlarımda yönetemediğim düzenleri sevmem. Bu anlamda evdeki tüm mobilyalar benim tasarımım. Eve göre ölçeklendirerek çizdim ve özel olarak üretildiler.” Haliç manzaralı balkon önüne yerleştirilen, oturma grubundaki kanepe ve berjerler ustaların elinden çıkmış. Evin genelinde göze çarpan bir diğer detay, ev sahibinin cömertçe kullanmaktan çekinmediği tipografi detaylı, grafik yastık koleksiyonu… “Dekorasyonu tatlı tatlı değiştirmenin en basit bir yolu yastıklar… Ortamın duygusunu değiştirmek açısından benim için tam bir hayat kurtarıcıları.” diyor Gökhan Zincir. Parçalar Crate and Barrel, H&M Home, Yargıcı, Zara Home, addresistanbul ve zincir olmayan farklı tasarım mağazalarından seçilmiş. Atölye ve evin geri kalan kısımlarında kullanılan aydınlatma aksesuarları için Lacivert Şişhane ile birlikte çalışılmış. “Yemek masamın üstündeki aydınlatmalar, rutin olarak siyah ve içi altın sarısı üretilen parçalardı. İsteğim üzerine metalik haki tonlarda özel boyamayla yeniden üretildiler.” Evdeki her parçanın kendine ait bir hikayesi var. Zıtlık ve uyumsuzluklarına rağmen, bir arada uyum içinde yepyeni ve daha büyük bir hikaye yaratıyorlar.