Fransız saat yapımcılığı mirası sadece tekniğe değil, stile de dayanıyor.
Bir Avrupa şehrinde dünyanın en ünlü saat yapımcılarının hem teknik konularda tartışabileceği hem de sektörel dedikodular yapabileceği küçük bir meydan olduğunu hayal edin. Hayır, burası Cenevre’de değil. Paris’te ve yıl 1770’ler… Île de la Cité’nin batı ucunda, Place Dauphine’de… 1770’lerin sonunda birkaç yıl boyunca bir şehir bloğundan hallice meydan, Ferdinand Berthoud, Jean-Antoine Lépine ve genç Abraham-Louis Breguet’nin atölyelerine de mesken oldu. Her ne kadar ürettikleri kalemler Place Dauphine’de vuku bulan teknik heyecan dalgasının seviyesine ulaşamasa da, bu üç adam mekanik saat yapımcılığının şeklini şemailini kendi yöntemleriyle değiştirerek çağdaşlarından çok daha ileri bir aşamaya taşıdı. Atölyelerinin birbirine yakın oluşu bir anlamda Aydınlanma Çağı’nın mekanik Camelot’unu yarattıysa da, uzun ömürlü olmadı. Zira Lépine, ünlü yazar Voltaire’in İsviçre sınırındaki saat atölyesi Manufacture Royale’de bir süre çalışmak için şehirden ayrıldı ve çok geçmeden Fransız Devrimi, Fransa’daki lüks piyasasının keyfini kaçırdı.