Çölün Gelini

'Çölün Gelini'nin Hikâyesi

Akdeniz ve Mezopotamya arasındaki ticarete aracılık yapan Palmyra müthiş bir zenginlik elde etti. Vatandaşları da devasa inşaat projelerine cömert bağışlarda bulundu.

IŞİD tarafından ele geçirilince bir kez daha gündeme gelen Palmyra, döneminin en güçlü ve zengin kentlerinden biriydi. Ta ki en güçlü müşterisine başkaldırana kadar. 

Palmyra’da tarih kelimenin tam anlamıyla duvarlarda yazılı. Sadece duvarlarda da değil, tapınaklar ve kapıların üzerinde, ölülere adanmış anıtların çevresinde, çölün tam ortasında kule gibi yükselen kireçtaşı sütunların etrafında…

Bu yazıtlar, Palmyra’ya özgü iki dil geleneğine bağlı olarak, çoğunlukla hem Yunanca hem de Palmyra Aramicesiyle yazılmış. UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan bu tarihi SİT alanı, IŞİD’in Mayıs ayında antik kalıntıların etrafındaki toprakları ele geçirmesinden bu yana uluslararası toplumun ilgi odağı oldu.

Yazıtlar yüzyıllar boyunca yerel tüccarların Akdeniz ve Mezopotamya arasındaki ticareti kontrol ettiği bu kendine özgü sınır kentindeki yaşama ışık tutan benzersiz kalıntılar.

Bir örnek: İS 130 yıllarından kalma bir yazıtta Palmyra Senatosu, Roma İmparatoru Hadrianus’un ziyareti sırasında, Male Agrippa isimli bir Palmyralıyı gökler tanrısı Baal Shamin’e adanmış bir tapınak inşa ettiği için onurlandırıyor. İki dilli bu yazı, tapınağın Roma ve Yakın Doğu mimari tarzlarının eşsiz bir birleşimini yansıtan girişinde yer alıyor.

Male Agrippa’nın kente hediyesi olan Baal Shamin Tapınağı iki hafta önce İslam Devleti tarafından yerle bir edildi.

İddialara göre Palmyra’nın en büyük ve en önemli tapınağı olan Bel Tapınağı da geçen hafta sonu meydana gelen patlamalardan zarar gördü. Tapınakta bulunan bir yazıta göre bu ikonik yapı, İS 32’de Babil Yeni Yıl kutlamaları sırasında Palmyralıların baş tanrısı Bel’e ithaf edilmişti.

IŞİD’in tapınağa verdiği zararın boyutları henüz bilinmiyor.

IŞİD güçlerinin Haziran ayı sonunda tüm antik kente el yapımı bombalar yerleştirdiği iddia ediliyor. Suriye Tarihi Eserler Müdürü Maamoun Abdulkarim, “Palmyra gözlerimin önünde yok ediliyor,” diyor. “Tanrı gelecek günler için bize yardım etsin.”

IŞİD, Baal Shamin tapınağını yok etmenin yanında bir süre önce, Palmyra antik kentinin bakımından sorumlu müdürü, arkeolog Halid Esad’ı işkence ederek öldürdü. Esad, geride adını kentin efsanevi kraliçesinden alan Zenobia adındaki kızı da dahil 11 çocuk bıraktı.


Antik Palmyralıların Roma İmparatoru’nun kentlerini ziyaret etmesinin anısına yaptırdıkları Baal Shemin Tapınağı geçtiğimiz günlerde yıkıldı.

Geçiş ve Buluşma Noktası 

Palmyra’nın (Roma dönemine kadar Tadmor olarak biliniyordu) adına bundan 3800 yıl öncesinin tarihsel kayıtlarında rastlamak mümkün. Ancak bu çöl vahasının altın çağı, İS birinci yüzyıl ile üçüncü yüzyıl arasında yaşandı. O dönemde, batıda Roma ile Doğu’da Part ve daha sonra da Sasani imparatorlukları arasındaki ticaretin çok önemli bir merkeziydi.

Palmyralı tüccarlar Suriye çölünü izleyerek Fırat Nehri’ne, oradan da Basra Körfezi’ne ilerleyen kervanları vergilendirip koruyarak servetlerini artırdı. Bu kervanlar Akdeniz’deki pazarlara mücevher ve baharat taşıyor, karşılığında da Hindistan’a kadar uzanan bir coğrafyadan gelen metal, cam ve diğer lüks mallardan alıyordu.

Kervanlar etkileşimden ötürü kente kültürel bir servet de kazandırdı. Palmyra’da kayıtlı bulunan binlerce yazıt arasında Fenike, Babil, Arap ve Kenani geleneklerinin tanrı ve tanrıçalarına ithaf edilmiş olanlar da var.

Roma İmparatorluğu yüzyıllar boyunca Palmyra’yı farklı düzeylerde kontrolü altında tuttu. “Bu sınır kentinin güçlü tüccarları doğulu tanrılara tapmış olabilir ama aynı zamanda Roma seçkinlerinin uygulamalarını da benimsediler,” diyor Greensboro’daki North Carolina Üniversitesi’nde klasik çalışmalar doçenti ve Palmyra’nın ölülere adanmış anıtları konusunda uzman olan Maura Heyn.

“Palmyralılar sınırda yaşıyor ve hayvancılıkla geçiniyorlardı belki, ancak imparatorluğun her yerini büyük binalarla donatma uygulamasına da katkıda bulundular,” diyor Heyn. İS 32’de yapılmış Bel Tapınağı ve İS ikinci ve üçüncü yüzyılda yapılmış 1,1 kilometre uzunluğundaki Büyük Sütunlar gibi ikonik anıtları örnek veriyor.

Palmyralılar bu devasa inşa kampanyasına yaptıkları cömert bağışları kent çapındaki yazıtlarla ölümsüzleştirmişler.

Palmyra’nın seçkinleri, ölülerini anmak için de Roma’dan ipuçları almış. Ölülere adanan anıtlarda Aramice yazıtlar da var, süslü Roma elbiseleri giymiş şekilde resmedilen kadınlar da. “Bu anıtlar bize gerçekten Greko-Romen dünyadaki cevherler hakkında en iyi kanıtları sunuyor” diyor Heyn. “Roma İmparatorluğu sınırlarında kültürel değişim ve müzakerelere dair bu bollukta kanıt sağlayacak çok az yer var.”

İmparatorluğa Başkaldırı

En ünlü Palmyralı kuşkusuz Kraliçe Zenobia’ydı. Kraliçe, kentin zenginliğine zenginlik katarken Roma İmparatorluğu’ndaki siyasi kaosu da körüklemiş ve doğu Roma eyaletleri olan Mısır, Suriye ve Filistin’in kontrolünü ele geçirerek onları geniş fakat kısa ömürlü Palmyra İmparatorluğu’nun (İS 269-273) sınırları içine katmıştı. Zenobia’nın sonu, bir dizi ayaklanmanın ardından Palmyra’yı yerle bir eden İmparator Aurelianus’ın güçlerine yenilerek esir düşmek oldu.

Kent bir daha asla kendini tam olarak toparlayamadı ve Palmyra’nın bir zamanlar Roma’ya sağladığı zenginliğin hızla azalması Batı Roma İmparatorluğu’nın M.S 5’inci yüzyıldaki çöküşünde muhtemelen önemli bir rol oynadı.

Palmyra, çatışmaların patlak verdiği 2011 yılına kadar Suriye’nin en popüler turist güzergâhlarındandı. Modern Suriyeliler kendileriyle Roma’nın gücüne etki eden ve nihayetinde ona meydan okuyan bir zamanların bu önemli ticaret kenti arasında özel bir bağ kuruyor.

“Suriyeliler Palmyra’nın çok özel olduğunu düşünüyor çünkü burası onlar için bir gurur kaynağı,” diye açıklıyor Pennsylvania Üniversitesi’nde misafir öğretim üyesi olarak ders veren Suriyeli arkeolog Salam Al Kuntar. “Tarihlerine ve onu simgeleyen anıtlara ve sanata büyük bir bağlılık hissediyorlar.”

Batıdan gelen dayatmacı imparatorluklara başkaldıran Palmyra bu kez doğunun köktendinci militanların tehdidi altında. Verdikleri zararın kalıcı olmaması dileğiyle.

 

Kaynak: http://www.nationalgeographic.com.tr/makale/kesfet/colun-gelininin-hik%C3%A2yesi/2571

Görüntülenme Sayısı:
627
Kategoriler:
Çevre · National Geo

Yorumlar yapılamaz.