ÇOCUKLARDAKİ İŞTAHSIZLIK KONUSU…

COCUK1

ÇOCUKLARDAKİ ŞU İŞTAHSIZLIK MESELESİ…

Çocuklarda yeme ve iştahsızlık problemleri, rafine ve yüksek kalorili besin ve içeceklerin etkisiyle gün geçtikçe artıyor. Türkiye’de çocukluk çağında iştahsızlık ve yeme problemleri nedeniyle doktora başvuran sağlıklı çocukların oranı yüzde 20-35. Çocuklarda rastlanan iştahsızlığın en büyük sebeplerinden biri ise, son dönemde ebeveynlerde sık görülmeye başlanan ‘mükemmel büyüme’ takıntısı. Peki iştahsızlığın ardında yatan diğer önemli sebepler ve yapılan en büyük yanlışlar neler?

İştahsızlık, ebeveynlerin çocuklarıyla ilgili bazen aşırı bazen de yersiz kaygıların sonucu olarak çocuk polikliniklerinde ve aile sohbetlerinde en sık değinilen konuların başında geliyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Nebil Emir’e göre bireyin açlık hissini yeterince algılayamaması ‘iştahsızlık’ olarak tanımlanıyor. İştahsızlığın anne veya babanın bakış açısına göre yoruma açık bir özelliği var. Yani bir ebeveyn tarafından “iştahsız” olarak tanımlanan bir çocuk başka bir ebeveyne göre “iştahlı” olabiliyor. Bu yüzden de gereksiz yere fazla beslenmeye teşvik edilebiliyor. Emir, çocuklarda iştahsızlığın sebeplerini anlatıyor

VÜCUTTAKİ ÖNEMLİ BİR SORUNUN YANSIMASI

İştahsızlık ve beslenme bozuklukları, vücutta önemli bir hastalığın veya sorunun yansıması olabiliyor. Ebeveynlerin, “çocuğumun aşırı beslenmesi her zaman en üst düzeyde iyi sonuçlar getirir” gibi düz bir güdüyle ilgili endişeleri de aşırı beslenmeyi tetikleyebiliyor. “İştahsızlığın arkasında çocuktaki somut bir sorunla ilgili gerçek bir iştahsızlık durumu mu var yoksa sadece ailenin basit bir kaygısından mı ibaret” sorusunun yanıtının iyi verilememesi, hatalı yaklaşımlar doğurabiliyor. Bu nedenle ‘iştahsız bebek/çocuk’ teşhisinin doğru konulması ve buna göre beslenme önerilerinin verilmesi hayati bir öneme sahiptir. Bunu yapacak kişi de ebeveynler değil, çocuğu takip eden pediatri hekimidir. Hekim ‘ayrıntılı anamnez’ adı verilen hasta geçmişi hikayesi, fizik muayenesi ve bütünsel gelişim tablosuna bakarak ‘iştahsız bebek’ konusunda en doğru yorumu özenli bir şekilde yapmalıdır.

GEBELİKTEKİ BESLENME TARZI DA ETKİLİ

Kişisel genetik özellik, ailevi beslenme geleneği, ailenin sosyoekonomik yapısı, çevresel faktörler ve çocuğun büyümedeki dönemsel aktiviteleri de iştahı etkiliyor. Ayrıca beynimizde acıkma ve doyma hisleriyle ilgili merkezler iştah ve beslenmede refleks dürtülerimizi kontrol altında tutarak beslenme tempomuza yön veriyor.

Genel olarak beslenme süreçlerindeki iştahla ilgili faktörler, daha henüz bebek anne karnındayken bile çeşitli anne sağlığı ve beslenmesi faktörlerinden etkilenebiliyor. Bu da bebeğin gelecekteki beslenme alışkanlıklarını dahi değiştirebiliyor. Örneğin doğumun sezaryen yerine, normal yolla tercih edilmesi bile çocuğun gelecekteki tüm hayatına iştah ve sağlık kavramları açısından çok değerli katkılar sağlıyor.

BÜYÜME VE ZEKAYI OLUMSUZ ETKİLİYOR

Çocukluk çağında iştahsızlık ve yeme problemleri nedeniyle doktora başvuran sağlıklı çocukların oranı yüzde 20-35 arasında değişmektedir. Çocuklarda yeme ve iştahsızlık problemleri, rafine ve yüksek kalorili besin ve içeceklerin de etkisiyle gittikçe artıyor. Hep aynı yiyeceklerle beslenen, farklı yiyecekleri reddeden çocukların beslenmelerinin yeniden düzenlenmesi, belirli bir zaman ve çaba gerektirmektedir. Çocukta gerçekten somut bir iştahsızlık tespit edildiği takdirde, eğer yeterli önlemler alınmazsa uzun vadedeki beslenme eksiklikleri sonucunda çocuğun büyüme ve zeka katsayısı da olumsuz yönde etkilenebilir.

BLENDER BEBEKLER YUTMA ZORLUĞU YAŞIYOR

İştahsız çocuklar yemek seçiciler, ‘blender bebekler’, yavaş çiğneyenler ve hastalıklara bağlı olarak iştahsız olanlar olmak üzere 4 gruba ayrılır. Yemek seçiciler; bebeklerin aileleri tarafından ‘seçici bebek’ olarak tanımlanmaktadır. Yaşa göre kilosu fazla olan bebeklerse daha az yemek seçmektedir. Bir diğer grupta ise ‘Blender Baby’ olarak adlandırılan aşırı ve aylarca uzun süreli blender ile beslenen bebekler vardır. Bu bebeklerde çiğneme ve yutma sorunları gözlenebilir. Diğer bir grup ise yavaş çiğneyenler, çabuk doyanlardır. Esas önemli olan ve mutlaka acil olarak uzman yardımı gereken grup ise akut, kronik primer veya sekonder organik hastalıklara bağlı olarak iştahsız olanlardır.

AKILLI CİHAZ BAĞIMLILIĞI ÇOCUĞU İŞTAHSIZ YAPIYOR

Çocukların her biri, genetik ve çevresel faktörlerle ilişkili olarak birbirinden farklı düzeylerde iştaha sahiptirler. Birçok çocuk normal gelişime sahip olmasına rağmen, ailenin beslenme önerilerini reddettiği için de hekime getirilebilir. Bu gibi durumlarda aileden çocuğun 7 günlük yediklerini içeren bir liste istenmeli ve ayrıntılı beslenme öyküsü alınmalıdır. Besinlerin hazırlanış şekli, kullanılan malzemeler, kimin hazırladığı, öğün alımı sırasında televizyon ve akıllı cihazlar gibi dikkat dağıtıcı faktörlerin sorgulanması, ödüllendirme veya ceza yaklaşımlarının olup olmadığı, beslenme için uygulanan diğer yöntemler de öğrenilmelidir. İştahsız çocuk değerlendirilirken her çocuğun gelişim hızının farklı olduğu, bu kapasitenin genetik faktörlerden de etkilendiğini unutulmamalıdır.

MİKTAR ÇOCUĞUN GEREKSİNİMİNE GÖRE OLMALI

Bebeğin beslenme miktarı çocuğun gereksinimlerine göre ayarlanmalı ve aşırı beslemeden kaçınılmalıdır. İştahsızlığın tersi bir durum olan obezite gibi diğer bir tehlikeli duruma düşmemek için çocuğun iştahına da saygılı olunmalıdır. Kola, meyve suları, şekerli çaylar, aşırı miktarlardaki süt gibi içeceklerin tüketim sıklığı ve miktarı belirlenmelidir. Abur cubur türü birçok besinin yemek öncesi ve yemek sırasında alımları kısıtlanmalıdır. Süt hariç, mümkünse bu sayılanların tamamı tamamen kesilmelidir.

ÇOCUK KENDİ KENDİNE YEMEĞE TEŞVİK EDİLMELİ

Besinler çocukların yiyebileceği türde ve yapıda hazırlanmalıdır. Çocuğun öncelikleri dikkate alınarak hazırlanmalı ve yemek sırasında belirli bir yaşa gelince artık kendi kendine yemek yemeye teşvik edilmelidir. Yemek porsiyonları çocuğun isteğine göre ayarlanmalı ama gereksiz büyük porsiyonlardan kaçınılmalıdır. Öğün sırasında verilen bir besin çocuk tarafından reddedilmişse farklı besin denenmeli ve ısrarcı olunmamalıdır. Besin belirli aralıklarla, zaman içinde çocuğa tekrar teklif edilmelidir.

Çocuğun öğün saatleri düzenli olmalı, çocuk aile bireyleri ile aynı anda sofraya oturmalıdır. Bir sofra kültürü oluşturmak, çocuğun sosyal yönlerini destekleyen kıymetli geleneklerimizden biri olup bu kültürel geleneğimizi sürdürmeliyiz. Öğün aralarında ve mümkünse hiçbir zaman çocuğa iştahını kaçıracak tatlı (şekerleme ve çikolata) besinler verilmemelidir. Çocuğun tabağı çocuğun ilgisini çekecek şekilde sunulmalı, belli dönemlerde kendisinin seçim yapmasına izin verilmelidir. Yemek sırasında çocuğun yemeğe ilgisini azaltan televizyon, tablet bilgisayar, akıllı telefon gibi cihazlar kapalı tutulmalıdır.

İŞTAH AÇICI DİYE GEREKSİZ VİTAMİN VERMEYİN

Ailelerin iştahla ilgili en çok sorduğu soruların başında ‘iştah arttırıcı’ diye bir ilaç veya vitaminin olup olmadığıdır. Vitamin ve minerallerin hekim tarafından tespit edilmiş eksiklik durumları dışında iştah arttırıcı olarak verilmesi, işe yaramayacağı gibi boşuna alınması da önerilmemelidir.

MÜKEMMEL BÜYÜME TAKINTISI İŞTAHSIZLIK SEBEBİ

Bazı ailelerin bebeklerinin büyümesi ve beslenmesiyle ilgili kaygıları, bebeklerini takip eden çocuk doktorları durumlarının iyi olduğunu belirtmesine rağmen devam eder. Bunun ebeveynlerin çocuklarının daha da sağlıklı olması ve mükemmel büyümesi gibi doğal, bilinçaltı aşırı koruyucu refleks sebepleriyle ve toplumsal bakış açısıyla ilgisi olabilir. Bunun önüne geçmek ise doğru beslenme konularında daha etkili yöntemler seçilip geniş kapsamlı toplumsal eğitimlerin artırılmasıyla olabilir.

 

 

Kaynak: http://www.psychologies.com.tr/cocuklardaki-su-istahsizlik-meselesi/

Görüntülenme Sayısı:
601

Yorumlar yapılamaz.