Bu fotoğraftakine benzer bir çekiçbalığı (Sphyrna zygaena), geçtiğimiz yıl San Diego açıklarında zıpkınla avlanan bir balıkçıya saldırdı. Bu tür genelde bu bölgede görülmüyor ve insanlara nadiren saldırıyor ancak bugüne dek benzeri görülmemiş bir sıcak su fenomeni deniz canlılarının tuhaf davranışlar sergilemesine yol açmaya başladı.
Kaliforniyalı bir balıkçı ve bir çekiçbalığının istisnai karşılaşması, Büyük Okyanus’un ısınan kesimlerinde rastlanan tuhaf davranışların yalnızca bir örneği. Bu olay, gelecekte başımıza geleceklerin bir işareti olabilir mi?
Kolunun alt kısmına bir canlının hızla çarptığını hissetti. Hemen ardından deniz bir anda kızıla boyandı.
Köpekbalığı dişlerini sağ bileğine geçirdiği sırada, zıpkınla avlanan balıkçı Richard Shafer, Güney Kaliforniya sahilinden yaklaşık 150 kilometre açıkta bekleyen küçük tekneye doğru yüzmekteydi. “Elimden kanlar boşaldı,” diye anlatıyor Shafer. “Tıpkı filmlerdeki gibiydi. Etrafım kıpkırmızıydı.”
Bir yıl önceki saldırı pek çok açıdan beklenmedik bir olaydı. Bu çekiçbalığı türü Kaliforniya’da çok nadiren görülüyor, çekiçbalıklarının insanlara saldırmasıysa daha da nadir bir olay. Ancak bu karşılaşma, 2015 yılında Kaliforniya açıklarında yaşanan pek çok olaydan yalnızca biriydi. Biliminsanları bunun nedenini bildiğini düşünüyor: Ilıman okyanus suları beklenmedik bir şekilde çekiçbalıklarını kuzeye, denizde zaman geçiren insanlarla karşılaştıkları yerlere çekmiş olabilir.
2013’ün sonlarından itibaren Kuzey Pasifik’te kış fırtınaları yaşanmamaya başladı ve bu da ısıyı Alaska Körfezi’ne hapsetti. Durum böyle olunca bu alanda büyük bir sıcak su bölgesi oluştu. Bu bölge diğer sıcak sularla birleşti ve Batı Sahili’nin hem yukarı hem de aşağı kesimlerinde deniz yüzeyi su sıcaklığı rekorunu kırarak, pek çok hayvanın kuzeye yayılmasına neden oldu. Biliminsanları iklim değişikliğinin bu durumda bir rolü olduysa bile, bunun tam olarak ne olduğunu bilmiyor. Ancak yaşananların bir kısmı uzmanların yıllardan beri dillendirdikleri öngörülerinin bir yansıması: Okyanuslar ısındıkça, deniz yaşamı daha soğuk suların peşi sıra kutuplara doğru kayacak.
Bu eşi benzeri görülmemiş okyanus ısı dalgası sırasındaki köpekbalığı hareketliliği aynı zamanda bazı sonuçların önceden tahmin edilmesinin her zaman mümkün olamayacağını da gösteriyor. Deniz sıcaklığındaki -belki de geçici- büyük yükseliş, çekiçbalıklarından genç büyük beyazlara ve zarif, benekli leopar köpekbalıklarına dek pek çok hayvanın konum değiştirmesine ve bazen de farklı şekilde davranmasına neden oldu. Bunun sonucunda da diğer deniz canlılarıyla ve bizle ne zaman ve ne şekilde karşılaşacakları konusu bir bilinmeze dönüştü.
“Çekiçbalıklarının insanlara saldırması oldukça şaşırtıcı,” diyor Long Beach’teki Kaliforniya Devlet Üniversitesi, Köpekbalığı Laboratuvarı’nın yöneticisi Chris Lowe. “Kaliforniya’da böyle bir şey hiç olmaz. Hatta genelde hiçbir yerde olmaz.”
Bir Jurassic Park Köpekbalığı
Kaliforniya, Pacifica’daki evinin yakınındaki kumsalda dalgaların dövdüğü nemli kayalardan ustalıkla geçen Shafer, 2015 yılının Ağustos ayında, neredeyse elini kaybettiği dalış/balık tutma gezisini anlatıyor.
ABD’nin Batı Sahili’nin ılıman suları pek çok deniz canlısı için çekici olmasa da, Güney Kaliforniya’nın küçük tekne balıkçılığı endüstrisi açısından bir nimetti. Elektrikçi, yürüyüşçü, kaya tırmanışçısı ve aynı zamanda balıkçı olan Shafer, bu bol kazançlı maden yatağını yakından takip ediyordu.
Sarıkuyruk, orkinos ve vahu gibi deniz balıkçılarının kovalamayı sevdiği türden etine dolgun binlerce canavar, Meksika’dan kuzeye, Kaliforniya’ya doğru yola çıkmıştı ve bu yolculuk bölgenin onyıllardır görmediği kadar iyi bir balık sezonunu müjdelemişti. Chad Wood, sportfishingreport.com web sitesinde bu dönemi “inanılmaz, insanın aklını başından alacak türden bir şey. Hayatım boyunca böyle bir şey görmedim,” kelimeleriyle anlatmıştı.
Zıpkını geleneksel olta ve makaraya tercih eden Shafer, kendi Kaliforniya sarıkuyruğunu -mavi-altın sarısı çizgili, parlak sarı kuyruk yüzgeçli, seri bir sürü balığı- kendi yöntemleriyle yakalamayı kafasına koymuştu. Böylece Ağustos ayında, San Diego’nun onlarca kilometre batısında yer alan bir açık okyanus balıkçılık sırtı olan Tanner Sırtı’na doğru son sürat yola çıkan yaklaşık 20 metrelik bir tekneye bindi. “Burası öyle büyük hayvanlarla dolu ki, bazıları buradan ‘Jurassic Park’ diye söz ediyor.”
Vardıktan birkaç dakika sonra suya atladı. Üzerinde bir dalış giysisi vardı, ellerineyse parmaklarını oynatarak avının dikkatini çekebileceği avuç içi sarı renkte, tiril tiril eldivenler takmıştı. Yaklaşık 4,5 metre derinlikteyken, derinlerden yukarı doğru süzülen 50, belki de 100 bireyden oluşan bir sarıkuyruk sürüsü gördü. Yay benzeri zıpkın tüfeğinin tetiğini çekti ve yaklaşık iki metre uzağındaki bir balığı yakaladı. Yüzeye çıktığında etrafında bir denizaslanı dolanıyordu.
Denizaslanları balık hırsızı olarak nam salmış hayvanlar. Ilıman sular da Güney Kaliforniya’da herkes tarafından bilinen akşam yemeği hırsızlıklarını yapmalarına daha da elverişli bir ortam sağlamıştı. Avını kaybetmek istemeyen Shafer, balığı kendisine doğru çekti, sol eliyle solungaçları kavrayıp, sağ eliyle de kuyruğunu yakaladı ve tekneye doğru hızla yüzmeye başladı. Kulakları suyun altında olmasaydı eğer, güverteden gelen çığlıkları duyabilirdi. “Sanırım köpekbalığı hemen arkamdaydı,” diyor Shafer.
Sonrasında olanları ancak bölük pörçük hatırlıyor. Bir darbe hissetmiş ve aşağıya baktığında eline yapışmış 2 metrelik çekiçbalığını görmüş. Elinde tuttuğu balığı bırakmış hemen. Balık zıpkın ve hâlâ zıpkına bağlı duran iple birlikte uzaklaşmaya başlamış. Kokunun izini süren köpekbalığı da peşine düşmüş. Shafer ilk anda acı hissetmemiş ancak eline bakıp da paramparça olmuş eldiveninin kırmızıya döndüğünü görünce büyük bir korku yaşamış.
“Suda ne kadar kan olduğunu görünce inanamadım,” diye anlatıyor. “Yukarıya, teknedekilere baktım. ‘İyi misin Rich?’ dediler, cevabım ‘Hayııııır,’ oldu.”
Leopar köpekbalıkları günlerini genelde büyük kalabalıklar halinde Büyük Okyanus’un sığ sularında bir arada geçirirler. Ancak su sıcaklıkları artıkça farklı bölgelere, hatta derin sulara kadar dağıldılar. [Fotoğraf: Fred Bavendam, Minden Pictures/National Geographic]
Teknedeki mürettebat bir ip atmış, böylece yüzerek tekneye ulaşmış. Onu güverteye çekip, yaralarını yıkamışlar. Yeni dalış giysisini kestikleri anda teknenin beyaz güvertesi bir anda kanıyla kırmızıya bulanmış. Kıyıdan hâlâ beş, altı saat uzaklıktaki teknenin kaptanı yaralarının enfeksiyon kapmasından endişelenerek Sahil Güvenlik’i çağırmış. Shafer’ı bir sedyeyle yukarı çekmişler ve kendisini hastaneye götürmek üzere bekleyen ambulansa nakletmişler. Shafer hastanede köpekbalığının serçe parmağını kırdığını, bir tendonuna zarar verdiğini ve eline 40 dikiş atılmasına neden olan derin kesikler açtığını öğrenmiş.
Çekişbalıklarının ağızlarının küçük olması Shafer’ın en büyük şansıydı belki de.
O zamandan bu yana Shafer’ın eli neredeyse tamamen iyileşmiş. Hâlâ zıpkınla balık avlamaya devam ediyor ve amacının yalnızca kıpır kıpır hareket eden balığı yakalamak olduğunu bildiği köpekbalığını suçlamıyor. “Ben onları yemiyorum, onlar da beni yemiyor. Anlaşmamız bu şekilde,” diyor gülerek. “Ama sanırım, o köpekbalığı bundan haberdar değildi.”
Kaliforniya Üniversitesi’nde (Davis) çekiçbalığı uzmanı olan Peter Klimley çekiçbalıklarının, tıpkı denizaslanları gibi, uzmanlık alanının balık çalmak olduğunu söylüyor. “Köpekbalığını suçlayamazsınız; tek istediği bedava yemekti.”
Leopar Köpekbalıkları Hareket Eder, Büyük Beyazlar Durur
Bir tek bu olay yaşanmış olsaydı, akıllarda yalnızca tuhaf bir hikâye olarak kalabilirdi; ancak bu olay 2015 yılında yaşananlardan yalnızca biriydi. Bir çekiçbalığı, kayıkla balık avlayan bir balıkçının etrafında defalarca tur atmıştı. Huntington Sahili’nin üç kilometre açığındaki balıkçılar 3 metrelik bir çekiçbalığının oltalarındaki yemin peşine düştüğünü görmüştü. Malibu yakınlarında kayığında balık tutan bir başkası ayağından ısırılmıştı. Manş Adaları açıklarında dalarak sarıkuyruk avlayan bir balıkçı bir çekiçbalığıyla uzun bir mücadelenin sonunda vücudunun yan tarafından ısırılmıştı.
Lowe ve Klimley çekiçbalıklarının genelde suların ısındığı El Nino yıllarında ortaya çıktığını söylüyor. Ve leke Kaliforniya kıyılarının daha da ısınmasına neden oldu. Çekiçbalıkları genelde yemeyi sevdikleri balık sürülerini kuzeye doğru kovalıyorlar; Afrika ovalarındaki yabanıl hayvanlar gibi, onlar da hep birlikte hareket eden bir grubun parçası.
“Savanada tüm toynaklıların, aslanların, sırtlanların ve leoparların tamamının aynı çevrede yaşadığını görürsünüz,” diyor Klimley. “Hava kuraklaştığında, toynaklılar su birikintisinden su birikintisine göç eder ve peşleri sıra tüm avcılar da aynı yolu izlerler.”
Ancak Lowe ve başka uzmanlar, diğer köpekbalığı türleri nedeni henüz tam olarak anlaşılmayan alışılmadık davranışlar gösterirken, çekiçbalıkları da beklenmedik etkileşimler gözlemlemişler. “Karşımızda bambaşka bir okyanus duruyordu,” diyor Lowe.
Genç büyük beyaz köpekbalıklarının izini süren Lowe, suların, soğuk kış aylarını Meksika’da geçiren hayvanların bir çoğunun, bunun yerine yıl boyu Kaliforniya’da kalmasına neden olacak derecede sıcak olduğunu fark etmiş. Büyük beyazların denizsamuru saldırılarının gizemli bir şekilde her geçen gün artmasıyla aynı döneme denk gelmiş bu gelişme. Peki işlerin daha kötüye gitmesine mi sıcak sular mı neden oldu? Lowe bunun yanıtını bilmiyor.
“Geçmiş yıllarda marka taktığımız tüm köpekbalıkları göç etti,” diyor. “Ancak şu aralar, gitmeleri için bir neden kalmamış olabilir.”
Bu sırada leopar köpekbalıkları her zaman olduğu gibi günlerini sığ sularda büyük kalabalıklar halinde geçiriyor. Bilim insanları çoğunluğu dişi olan bu köpekbalıklarının gebeliği hızlandırmak için kendilerini ısıtıyor olabileceğini düşünüyor. Ancak bu ısı dalgasında, sular her yerde o kadar sıcaktı ki, bir arada durmalarına gerek kalmamış olabilir. “Kışın sularımızın sıcaklığı 15 derecenin altına kadar düşebiliyor,” diyor Lowe. “Ancak 12 metre derinlikte 25 dereceyi gördük, böylece derinler de dahil olmak üzere her yere dağıldılar.” Peki yediklerini veya beslendikleri yerleri değiştirdiler mi?
“Çekiçbalıklarının davranışlarını açıklamak daha bile kolay olabilir,” diyor Lowe. “Bu görev olasılıkla bize düşüyor.”
“1997’deki son kuvvetli El Nino’dan bu yana insanlar her şeyi farklı yapıyor,” diyor. “Çok daha fazla sayıda insan büyük canlıların yaşayıp avlandığı açık deniz sırtlarında balık avlıyor. İnsanlar küçük kanolarla köpekbalığı avlıyor; eminim eğlencelidir, ama bunun delilik olduğunu söyleyebilirim.”
Lowe neredeyse her çekiçbalığı olayının içine balıkların dahil olduğunu, bunun da köpekbalıklarının özellikle insanlara saldırmak gibi bir amaçlarının olmadığı anlamına geldiğini söylüyor. “Ancak,” diye ekliyor, “biliminsanları hâlâ tüm yanıtlara sahip değil.”
“Köpekbalıkları gibi büyük oranda hareketli türler, iklim değiştikçe avantajlı olacaklar,” diyor Lowe. “Ancak hâlâ kimlerin kazançlı çıkacağını, kimlerin kaybedeceğini tam olarak bilemiyoruz.”