İstanbul Beyin Hastanesi NPAMATEM Bağımlılık Merkezi’nde, bilgisayar oyunu bağımlılığı da artık tedavi kapsamına alınıyor. Psikiyatr Alptekin Çetin konuyla ilgili görüşlerini paylaştı.
2018 Haziran ayında, Dünya Sağlık Örgütü bilgisayar oyunu bağımlılığını zihinsel hastalık olarak tanımladı. Uluslararası Hastalık Sınıflandırması’nda “oyun oynama bozukluğu” başlığı altında ifade edilen rahatsızlık, “bağımlı davranışlar veya madde kullanımına bağlı bozukluklar” grubundaki hastalıkların bir alt başlığı olarak yer alıyor.
Bu bağlamda oyun oynama bozukluğu, “çevrimiçi veya çevrimdışı, sürekli veya tekrarlanan oyun oynama davranışı (dijital veya video oyunlar)” olarak tanımlanıyor. Üç temel belirtisi ise; oyun oynama üzerinde kontrol sağlayamama, oyun oynamanın yaşamdaki diğer ilgi alanlarının ve günlük etkinliklerin önüne geçmesi, negatif sonuçlara rağmen oyun oynamaya devam edilmesi veya artırılması.
NPAMATEM Bağımlılık Merkezi’nden psikiyatr Alptekin Çetin, Dünya Sağlık Örgütü’nün bu yeni sınıflandırmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyor ve bilgisayar oyunlarının da bağımlılık yapabileceğini belirtiyor. “Geçmiş yıllarda bilgisayar oyunu bağımlılığı üzerine pek çok araştırma yapıldı. Yıllar içinde biriken veriler, olgu serileri, bilimsel çalışmalar bilgisayar oyunlarının da bağımlılık yapabileceğini gösterdi. Bu sorunu yaşayan bireylerin uygun şekilde değerlendirilebilmesi, tedavilerin geliştirilmesi, tüm dünyada ortak bir konsensüs oluşması için bu kararın önemli olduğunu düşünüyorum.” Çetin’in de belirttiği gibi, DSÖ’nün bu sınıflandırması, tüm dünyada gözlemlenir olmalarından yola çıkarak söz konusu rahatsızlıklar üzerine bilinçlendirme, öngörü ve tedbir oluşturmayı amaçlıyor.
Hobi mi, bağımlılık mı?
Bilgisayar oyunu oynayan kişiler, diğer insanların çok sık yaptığı etkinlikleri göstererek kendilerini savunabiliyorlar. Örneğin sürekli spor yapmak, futbol, televizyon veya dizi izlemek de bağımlılık mıdır? Çok sevilen bir hobi ve bağımlılık arasındaki çizgi nerededir? Çetin bu ayrımın, alışkanlığın günlük hayata yansımaları göz önünde bulundurularak yapılması gerektiğini belirtiyor. “Sevilen bir hobi, kişinin hayatına keyifli geçirdiği zamanları dahil eder. Kişinin çevresindeki yakınları da bu hobinin o kişiye kattığı olumlu yanları görür. Kişi hobiyle uğraşırken gündelik ihtiyaçları ve sorumlulukları aksatmaz. Hobi olarak başlayan bilgisayar oyunu ya da televizyon izleme eğer kişinin gündelik aktivitelerini olumsuz etkiliyorsa, kişi işini ve diğer sorumluluklarını yapamaz hale geliyorsa, artık bir sorun olduğu düşünülebilir.” Bu olumsuz etkiler de, bireyin özel yaşamında, aile, arkadaş veya özel ilişkilerinde, eğitim veya meslek hayatında gözlemlenebiliyor.
Peki, bilgisayar oyunu oynamanın bir yaşı olmalı mıdır? Örneğin evlilikte hatta ebeveynlikte kişiler “oyun oynamaya” devam edebiliyor. Alptekin Çetin, kendisinin de aktif bir bilgisayar oyuncusu olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Bilgisayar oyunlarının ‘bitiş’ yaşının olmadığını, ancak ‘başlangıç’ yaşı için dikkatli olunması gerektiğini söyleyebilirim.” Psikiyatr, oyun dışındaki “diğer sorumluluklara” tekrar vurgu yapıyor: “Günün 15 saati sağlıklı bir spor aktivitesiyle uğraşan kişi de aslında sağlıksız bir tutum içinde diyebiliriz.”
Tedavi süreci
Bir bağımlılık türü artık literatürde yerini almış ve kişilerde teşhis edilebiliyorsa, diğer etap tedavidir. Bu bağımlılık nasıl iyileştiriliyor? Psikiyatr Alptekin Çetin, bu rahatsızlığın davranışsal bir bağımlılık olduğunu belirtiyor ve tedavinin mümkün olduğunu söylüyor. Öncelikle kişinin uygun bir merkezde, bir ruh sağlığı profesyoneli tarafından değerlendirilmesi gerekiyor.
Çetin ayrıca önemli bir noktaya da dikkat çekiyor; bu bağımlılık arkasında farklı ruhsal rahatsızlıkları saklayabiliyor. “Yapılan çalışmalarda bilgisayar oyunu bağımlısı olarak değerlendirilen kişilerin %20’sinde farklı ruhsal hastalıklar da görüldü. Sadece bağımlılığa odaklı değil, aynı zamanda olası ek tanıların da değerlendirilmesi gerekir.” Başka bir deyişle, bilgisayar oyunu bağımlılığı diğer problemleri saklayan bir paravan problem işlevi görebiliyor. Sağaltım sürecinde, ilaç tedavisinin yanı sıra mutlaka psikoterapi sürecinin de tedavi düzeninin içine dahil edilmesi gerektiğinin altını çiziyor Çetin. Kişinin psikoterapi sürecinde bu bağımlılıktan yola çıkarak yaşantısı, duygu ve düşünceleri üzerinde konuşması yarar sağlıyor.
Çetin, okul yaşamında bilgisayar oyunu bağımlılığı sebebiyle problemler yaşayan bir hastasının iyileşme sürecini paylaşıyor: “Bir danışanımız son altı ay içinde günün yaklaşık sekiz saatini çok sevdiği iki bilgisayar oyununu oynayarak geçiriyordu. Okul yaşamı ciddi derece aksamıştı. Ailesinin de desteğiyle tedavi amaçlı başvuran bu kişinin aynı zamanda depresif yakınmalarının da olduğu yapılan takiplerde belirlendi. Hem depresyon durumu hem de yoğun oyun oynama süreleri için ilaç ve psikoterapi tedavileri başlatıldı. Dört aylık takip sonunda, kişinin belirgin olarak fayda gördüğü, depresif yakınmalarının gerilediği, bilgisayar başında geçirdiği vaktin bir saate kadar düştüğü gözlemlendi.”
Bağımlı kişinin yakını olmak
Ya kişi oyun oynamayı bırakmak istemiyorsa, ancak yakınları tarafından hayatının iyi gitmediği gözlemleniyorsa? Çetin, kişinin farkındalık sürecinde olmayabileceğini ve oyunlarla geçirdiği sürenin ortaya çıkardığı sorunları göremeyebileceğini belirtiyor. Bu yaklaşımda olan bağımlı kişilerin yakınlarına uzman şunları öneriyor: “Bu kişilerin yakınları öncelikle iyi bir iletişim kurmayı öğrenmek zorundadır. Yaşanan sorunun henüz farkında olmayan bireye yardımcı olabilmek için onunla sağlıklı bir iletişim içinde olmak gerekir. ‘Ben’ dilini kullanarak durumdan duyduğu endişeyi dile getirebilirler. Kendilerinin de dahil olabileceği şekilde bir ruh sağlığı uzmanına başvuru sürecinden bahsedebilirler.”
Sonuç olarak bu bağımlılık türünde de, diğer birçok ruhsal rahatsızlıkta olduğu gibi, iletişim ve desteğin önemi ortaya çıkıyor. Bilgisayar oyunu bağımlılığının farklı problemleri arkasında saklayabileceğini de unutmamak önem taşıyor.
Yazı: Psikiyatri uzmanı Alptekin Çetin