Arka bahçelerimiz yaratıklarla dolu…
Marangoz karıncalar. Hortumlu böcekler. Yabanarıları. Bunlar, Daniel Kariko’nun evindeki tel kapıda ve arabasında ya da fotoğrafçılık dalında öğretim üyesi olduğu East Carolina Üniversitesi kampüsündeki ofisinin turuncu renkli duvarlarında dolanırken bulduğu böceklerden bazıları.
Uzun bacaklı sinek, Yılbaşı çiçeği saksısı, mutfak penceresi
Hiçbir özelliği yokmuş gibi duran, camdan dışarı çıkarmaya çalıştığımız ya da belki farkında olmadan ezdiğimiz bu siyah, kahverengi ya da gri noktalar, içlerinden birine mikroskop altında baktığı andan itibaren Kariko için bir ilgi kaynağı durumuna gelmiş. Renkleri ve biçimleri canlılık kazanmış. Bir başka dünyaya aitmiş izlenimi veren ama aynı zamanda klasik bir dramın karakterleri haline gelmişler. Kariko’nun iki ilham kaynağını örnek verirsek, burada Rembrandt, Star Wars ile buluşuyor.
Türü tanımlanamamış bir güve, ofis koridoru
Kariko’nun, fotoğrafçılıkla mikroskobik görüntülemeyi birleştirme potansiyeline girişi, üniversitenin biyoloji laboratuvarındaki tarayıcılı elektron mikroskobu (SEM) ile tanışınca olmuş. O andan itibaren, Kuzey Carolina’nın kırsal Greenville kasabasındaki eski bir tarım arazisinin yeni parsellenmiş kesiminde bulunan evinde ortaya çıkan ilginç küçük böcekleri fark etmeye başlamış.
Dryophthorinae’den bir hortumlu böcek, ön veranda paspası
Günlük işlerini yaparken böcekleri toplayıp buzlukta saklamaya başlamış. Laboratuvarda zamanı olduğunda getirip bakıyormuş. Detaylarından şaşkına düşmüş. Sanki insanlarla çalışırmış gibi portrelerini çekmenin ilginç olabileceğini anlamış. İlk modeli bir halı böceği larvasıymış. O zamandan bu yana 40’ı aşkın böcek fotoğraflamış.
Esmer-kara kağıt eşekarısı, arka veranda sinekliği
SEM teknolojisi son derece net ve detaylı bir görüntü ortaya çıkarıyor ama görsel siyah beyaz oluyor. Kariko, çekimin ardından bu tür imajlara yanlış renkler verilen örneklere rastlamış. Bu kaybın farkına varınca, böcekleri ilk önce LED ile aydınlanan, renkleri fazla canlı olsa da doğal hallerinde gösteren bir derin gören mikroskop altında fotoğraflamaya başlamış.
Kokar böcek, masa altı, arka veranda
Küçük böceklerin bedenlerini, mikroskobik portre stüdyosunda hazırlıyor (“Parmaklarımın becerisini yitiriyorum,” diyor gülerek). Topladığı böceklerin her birine önce derin gören mikroskop altında bakıyor –renklerini, duruşlarını inceliyor– eğer kendisine ilginç gelen bir şey görürse fotoğrafını çekiyor. Ardından aynı pozisyonu korumaya çalışarak böceği SEM ile tarıyor. Her görsel, prodüksiyon sonrasında 15 ila 20 saat işlem gerektirdiği için sadece gerçekten sevdiği böcekleri fotoğraflıyor.
Zümrüt yabanarısı, pencere sinekliği
En başarılı olanların, türü hemen bilinenler değil, bizleri yüzlerindeki desenleri tanımaya ve belirli insan özellikleri atfetmeye davet edenler olduğunu söylüyor. Kariko’nun deneyimi bu karakter algısının sübjektif olabileceğini gösteriyor. Bazı kişilere entrikacı gibi görünen bir böcek bir başkasına düşünceli izlenimi verebiliyor. Örneğin “hortumlu böceklerde bir Star Wars özelliği var,” diye konuşuyor fotoğraflamayı en sevdiği böcek hakkında.
Yavru peygamberdevesi, parkmetrenin üstü
Algılanan kişilikleri bir kenara bırakırsak, Kariko için en ilginç şey bu sıradan böceklerin sürekli etrafımızda olması. Doğayla aramızdaki sınırlar yapılaşma tarafından her daim yeniden çizildiğinden, bu böcekler insanların coğrafya üzerindeki etkisinin görünür kanıtları. “Evlerimizi hava sızdırmaz kutular olarak düşünüyoruz,” diyor, “ancak aslında evlerimiz bu hayvanların yaşadıkları yerler.”
Daniel Kariko’nun Suburban Symbiosis: Insectum Domesticus çalışmasındaki karakterlerin tamamını web sitesinde görebilirsiniz.
Kaynak: http://www.nationalgeographic.com.tr/makale/kesfet/bahcenizde-yasayan-boceklerle-tanisin/2778