Bir zamanlar tek dokunuşuyla dizlerini titreten o seksi ve eğlenceli adam artık aynı evde yaşadığın bir akrabaya dönüştüyse, cinsel hayatına el koyma zamanın gelmiş demektir.
Bazen eşinle konuşurken sesinin çocukken küçük kardeşini azarladığın tonda çıktığını fark ettiğin oluyor mu? Veya son bir haftadır tek fiziksel temasın evden çıkarken seni yanağından öpmesi mi?
Çiftler aile olunca, bir süre sonra ne yazık ki birbirlerini eş olarak değil, akraba olarak görmeye başlıyor. She Comes First kitabının yazarı, Terapist Dr. Ian Kerner’a göre bu, en çok karşılaşılan seks ve ilişki sorunlarından birisi. Dolayısıyla panik yapma, bu sadece senin ilişkine özel bir durum değil. Ünlü şarkıcı Pink bile bir yıldır kocasıyla seks yapmadığını geçtiğimiz aylarda itiraf etti.
Bu fenomen sinsice başlar ve ilişkini yavaş yavaş ele geçirir. İlişkinizin başlarında, partnerinle birbirinizi, dolayısıyla kendinizi tanımaya devam edersiniz. Sürekli bir merak ve heyecan duygusu vardır. Kerner, “Bu karşılıklı gelişim durumu beyne olumlu sinyaller göndererek uyarılma hissini arttırır” diyor.
Ama zamanla bu gelişim durur ve ilişkiler rutine teslim olur. Çiftler birbirinin yanında daha rahat davranmaya başlar ve hayatlarına bir de çocuk girdikten sonra, aralarındaki tüm cinsel çekim azalır. Sonra bir bakmışsın ki bir zamanlar dizlerini titreten biricik aşkın, sadece çocuğunun babasına veya evde seninle yaşayan bir akrabaya dönüşmüş…
Hâl böyle olunca da seks, tıpkı büfende bekleyen o porselen takımın gibi özel durumlarda ortaya çıkan bir şeye dönüşüyor. 34 yaşındaki Zeynep*, ilişkisini şöyle anlatıyor: “Eşimle dokuz yıldır birlikteyiz. Bu süre içinde evlendik, ev aldık, ortak hesap açtırdık ve çocuk yaptık. İkimiz de birbirimize huysuz ev arkadaşları gibi davranmaya başladığımızın farkındayız. Seksin de önemli olduğu konusunda hemfikiriz. Ancak yorgunuz ve çok yoğunuz. Bir de evimizde küçük ve gürültülü bir insan var.”
Tüm bunlar gayet anlaşılabilir ve kabul edilebilir. En yoğun duyguların yaşandığı güçlü ilişkiler bile yıllar geçtikçe evrim geçirebilir. Ama uzman görüşlerine göre ilişkinizi “ev arkadaşlığı” havasından kurtarmak için illa tropikal bir adada romantik bir tatil yapmak zorunda değilsiniz. Beş adımlık aksiyon planımız sayesinde, partnerinle uzun zamandır yanından bile geçmediğin cinsel çekimi tekrar yakalayabilirsin.
1. ADIM // BİRAZ HASRET ÇEKİN.
Seks Terapisti Dr. Holly Richmond’un danışanlarında ilk baktığı nokta, bir çift olarak birbirleriyle ne kadar iç içe oldukları. “İlişkide yeteri kadar özgürlük ve bireysellik var mı? Hâlâ kendilerine ait bir hayatları, aileleri, arkadaşları olan iki bireyden mi bahsediyoruz yoksa sarmaşık gibi birbirlerine dolanmışlar mı?” Richmond, şehveti yitirmeyen çiftlerin bireysel özgürlüklerine, hobilerine ve kendi hayatlarına sahip bireylerden oluştuğunu; birbirlerine alan tanıdıkları için ilişkilerinin hep canlı kaldığını ve hâlâ heyecan duyabildiklerini belirtiyor.
Bu etkiyi yakalamak için kısa süreli bireysel programlar planlayabilirsin. Örneğin hafta sonu tek başına tatilin keyfini çıkar veya kız arkadaşlarınla her hafta bir gün program yaparak, eşine duyduğun hasret ve merak duygunu tekrar canlandır. Diğer bir deyişle ilişkini biraz havalandır. Unutma, ateşin körüklenmesi için oksijen gerekir!
2. ADIM // KENDİ CİNSELLİĞİNİ CANLANDIR.
İlişkindeki cinsel çekimi tekrar yakalamak için öncelikle kendi dürtülerini uykudan uyandırman gerekiyor. Konunun nereye gittiğini tahmin edebiliyorsun değil mi? Richmond, seks yapmayan çiftlerin mastürbasyon da yapmadıklarını, porno izlemediklerini ve kendi dürtülerini canlı tutmadıklarını belirtiyor. Bu da konuyu iyice içinden çıkılmaz bir hâle getiriyor.
Düşüncesi bile seksi çeker. Havanı biraz değiştirmek için dans dersine gidebilir, saçını yaptırabilir veya seksi bir iç çamaşırı takımı alabilirsin; kısacası kendini tekrar nasıl seksi hissedeceksen onu yap. Kendini şımartmayı bir adım ileri götürerek ufak bir “oyuncak” da alabilirsin. İlerleyen teknoloji sadece cep telefonlarımız ve tabletlerimize yansımıyor.
Vibratörlerdeki farklı hız, tasarım ve motor gücü seçenekleri artık çok geniş. Çok daha basit bir çözüm arıyorsan, internet üzerinden erotik blogları takip edebilir veya erotik kitaplar okumayı deneyebilirsin.
3. ADIM // YATAK ODASINDAN ÇIK.
Bu senin için küçük ama ilişkin için büyük bir adım olacak. Eğer eşine yorgun bir gün sonunda yaptığın, alışkanlığa dönüşmüş omuz ovma seansını daha çekici ve seksi hâle getirebilirsen bambaşka bir enerji yakalarsınız. Günlük aktivitelerinizin cinsel cazibesini arttırmaktan çekinme. Koltukta oturmuş televizyon izliyorsa, eğil ve onu boynundan öp veya parmaklarını saçlarında gezdir. Mutfakta yemek mi hazırlıyor? Sessizce yaklaşıp ona sarıl. Richmond, “Erotizmi harekete geçiren unsur sürpriz ve şaşırmadır” diyor. Senin yumuşak ve seksi dokunuşların, onun devamını getirme isteğini tetikleyecek.
4. ADIM // SEKS HAKKINDA KONUŞURKEN RAHAT OL.
“Seni istiyorum” cümlesini düzenli olarak rahatça söyleyebilmek, ilişkinizi canlı tutacak faktörlerden biri. Ama ne yazık ki çoğunlukla ilişki içinde bile seksle ilgili zar zor konuşabiliyoruz. Bunu yeni bir dil öğrenmek gibi düşünürsen, işin kolaylaşabilir. En basit cümlelerle başlamayı dene ve saçmalamaktan çekinme. Hatta kulağa saçma gelebilecek yöntemlerle başla. Kerner, eşinle bir anahtar kelime (örneğin satranç) belirlemenizi ve çocukların yanında veya dışarıda seksten bahsederken bu kelimeyi kullanmanızı öneriyor. (“Akşam satranç oynayalım mı?” gibi.) Hatta bazen kelimelere bile ihtiyaç duymadan, sadece emojilerle isteğini dile getirebilirsin. Veya ikinizden biri iş seyahatinde olduğunda, görüntülü konuşma esnasında partnerin için ufak bir erotik şov düzenleyebilirsin.
Hangi yolu kullanırsan kullan, cinselliği kaygısızca dile getirmek ilerleyen zamanlarda daha müstehcen konuları rahatlıkla konuşmanıza yardımcı olur. Kerner terapiye gelen bir danışanının seks esnasında müstehcen istekleri olduğunu ama bunları kocasına söylemeye cesaret edemediğini söylüyor ve ekliyor; “Ama eskisi kadar veya hiç sevişmiyorsanız, birden derinlere inip, yıllardır isteyip de söylemediğin şeyleri söylemek çok zordur.” Önce daha basit şeylerle konuya girmek, üzerindeki baskıyı azaltarak iletişim kurmanı kolaylaştırır.
5. ADIM // “EVET” VE “HAYIR” LİSTESİ YAP.
Ev işleri, faturalar, toplantılar, yan odada bağırarak ağlayan bir çocuk… Tüm bunların ortasında cinsel çekimin azalması çok normal. Eğer eşini ev arkadaşın gibi görüyorsan, cinselliğini söndüren faktörler onu tetikleyenlerden daha fazla demektir. Eşinle oturup ikinizi de cinsel olarak uyaran ve isteğinizi söndüren şeyleri belirleyin. Uyarıcılar tamamen fiziksel (mesela kulaklarını öpmenden hoşlanması) ya da senin spor salonundan döndükten sonra iyi hissetmen gibi moduna yönelik şeyler olabilir. Ayrıca mutfakta bir bulaşık yığını dururken neden sevişmek istemediğini bu liste sayesinde öğrenebilir. Onunla oturup bu konuyla ilgili iletişim kurmak, ilişkinizin gelişiminde büyük rol oynayacak -hatta başlı başına bir uyarıcı görevi görecek.
KÖTÜ SEKS BULAŞICI OLABİLİR Mİ?
Kız arkadaşlarınla öğle yemeği için toplandığında bir arkadaşın ne kadar uzun zamandır seks yapmadığından yakınıyor. Sonra sohbet derinleşiyor ve herkes eşinin sevmediği özelliklerini bir bir sıralamaya başlıyor. Unutma ki kötü ilişkiler bulaşıcı olabilir. Bu döngüden uzak durmak ise sandığından daha kolay.
Empati kur ama yorum ekleme.
Arkadaşın, kocasının katlanılmaz alışkanlıklarını sıralamaya başladığında hemen havaya kapılıp sen de kendi eşinin sevmediğin özelliklerini anlatmaya başlama. Onun yerine Kerner, arkadaşınla ilişkilerinizi nasıl daha dinamik bir hâle getirebileceğinizi tartışmanızı tavsiye ediyor. Aksi takdirde başladığınız o basit sohbet, derin bir olumsuzluklar sarmalına dönüşebilir.
İstatistikleri kendine sakla.
En yakın arkadaşın ve partneri ayda bir seks yapıyorlar ve bu onlar için bir sorun bile değil. Zaten cinsellikte “normal” bir frekans yoktur. Sizin ilişkinizdeki rakamlar daha az veya çok olabilir, bu utanılacak bir şey değil. Bu tarz konuşmalarda kıyaslama herkesin moralini bozabilir, dolayısıyla tereddütte kaldığın anlarda sadece gülümse ve başını sallayarak dinlemeye devam et.
Mutlu çiftlerle vakit geçirin.
Kerner, genel olarak mutlu ve benzemekten korkmayacağın çiftlerle daha çok zaman geçirmenizi tavsiye ediyor. Birbirine saygı duyan ve hâlâ cinsel çekime sahip çiftlerle takıldıkça, onlardan ilham alacağın alışkanlıklar kazanarak kendi ilişkine olumlu bir katkıda bulunabilirsin.