Uyuşturucu etkisi yaratan gıdalar!

Diyetisyen Emre Uzun, yemekten vazgeçemediğimiz gıdaların beyinde tıpkı uyuşturucular gibi dopamin etkisi yarattığını, bunun da hem bağımlılık hem de kilo sorunu olarak bize geri döndüğünü söylüyor.

“Tıbbi açıklamalara göre beynimizde bir ödül merkezi var. Bu merkez, küçük kesecikler halinde dopamin adı verilen nörotransmitter’lar ile diğer beyin hücrelerine mesaj iletiyor, bir beyin hücresinden gelen mutluluk uyarısını diğer beyin hücresine iletiyor. Oradan diğer beyin hücresine, oradan diğerine… Beklediği şey lezzetli, doyurucu, keyif verici bir şeyler bulmanız. O zaman aktive oluyor. Siz lezzetli bir yemek yiyorsunuz ve beyninizdeki bütün dopamin kesecikleri faaliyete geçip birbirlerine haber iletiyor. Yarım saat sonra beyin mutluluk içinde ve biz de “amma yedik ha!” veya “çok lezzetliydi” gibi cümlelerle mutluluğumuzu ifade ediyoruz. Kendimizi iyi hissediyoruz. Beyin de bunu hep yapmamız gerektiği yolunda bizi tetikliyor çünkü aksi taktirde bizi hayatta tutan mekanizmayı devre dışı bırakmış oluyoruz.”

Mutluluk arayan beyin emrediyor: “Bunları ye!”

Emre Uzun, dopamin yüzünden bazı yiyeceklere bağımlı hale gelmemizi ise şöyle açıklıyor: “Örneğin sigara, alkol, uyuşturucu… Bunlar, beynimizdeki o ödül merkezini ele geçiriyor ve beyin, bunlar olmadan dopamin salgılayamıyor. Yiyecekler ise ödül merkezini ele geçirmiyor, sadece bazı yiyecekler, bu merkezin sık tetiklenmesini sağlıyor. Bunlar da hep aynı yiyecekler oluyor: Şeker, çikolata, et, süt ürünleri ama özellikle peynir. Bunlar içinde en fazla bağımlılık yaratanı peynir. Çünkü peynir sütten elde ediliyor ve hem sütte hem peynirde inek, koyun ve keçi yavrularının hızla büyümesini sağlayan kazein adlı bir protein var. Kazein peynirle vücudumuza girdiğinde beynimizdeki opioid reseptörleri harekete geçiyor. Beynimiz tıpkı eroin, morfin ya da haşhaşa verdiği tepkiyi veriyor. Zaten sırf bu yüzden batılı araştırmacılar peynire “süt ürünü eroin” demeye başladılar.”

Uyuşturucu gıdalar

Diyetisyen Emre Uzun dopamini tetikleyen şekeri, eti, peyniri, çikolatayı tek bir yolla değil, yüzlerce farklı yolla ama mutlaka yediğimizi ise şöyle anlatıyor: “Pizza örneğin. Bağımlılık yaptığı kanıtlanmış bir yiyecek. İçinde et de var peynir de… Dondurma hem süt hem şeker içeriyor. Cipsler… Peynir altı suyu ile çıtır çıtır hale geliyor. Kekler, kurabiyeler, çikolatalı gıdalar… hemen hepsi bu kategoride. Bizler bu yiyeceklerden “vazgeçemediğimiz” için, (aslında dopaminin etkisinden vazgeçemediğimiz için) bu yiyecekleri sürekli tüketiyoruz. Kendimize “dur” diyemiyoruz çünkü beynimizin ödül merkezi dopaminleri hazırda bekletip “ye!” diye emir yağdırıyor. Diyetlerimize de bu yüzden sadık kalamıyoruz.”

Emre Uzun, dopamine en fazla ihtiyaç duyduğumuz dönemlerde kilo aldığımıza da dikkat çekiyor: “Dikkat edin, insanlar en çok üzgün, yorgun, stresli veya hüzünlü dönemler yaşadıklarında kilo alır. Çünkü beynin ödül merkezi o dönemlerde devreye girer. Dopamin salgılayarak beyin hücrelerimize mutluluk sinyalleri yollamak ister. Biz ne yaparız? Bir pizza… Arkasından kremalı pasta. Sonra peynir soslu makarna… Akşama çikolatalı süt, üstüne dondurma… Süreç uzadıkça alınan kilolar da artar.”

Dopamin bağımlılığından vazgeçmek için…

Dopamin söz konusu ise kilo almadan mutlu olamaz mıyız? Diyetisyen Emre Uzun, konuya “bağımlılık” olarak yaklaşmaktan yana… “Bu bir bağımlılık ve bu bağımlılıktan vazgeçmemiz lazım ama işimiz sigara ve alkol bağımlılarınınkinden daha zor. Çünkü bu yiyecekler her markette, her restoranda, her büfede, bütün köşe başlarında yasal olarak satılıyor! “Yemeyeceğim” diye direnmek çok zor!”

Emre Uzun, dopamin saldırısından kurtulup kilo almamak için neler yapabiliriz sorusuna ise şu cevabı veriyor: “Beynimizin ödül merkezinin dopamin salgılama nedenleri üzerinde hakimiyet kuracağız. Beyni mutlu etmenin başka yollarını keşfedeceğiz. Örneğin sabahları yarım saat koşmak, yürüyüş yapmak endorfin salgılamamıza yarıyor. Endorfin de tıpkı dopamin gibi kendimizi iyi hissettiriyor. Arkadaş toplantıları, sohbetler… Sanatsal faaliyetler, okumak, belki sosyal faaliyetler içinde yer almak… Bir hayvan sahiplenmek… Kendimizi iyi hissettiren ne ise onları keşfedeceğiz özetle. İkinci adım olarak rutinimizi değiştireceğiz. Çok sevdiğimiz filmi izlemek için koltuğa kurulduğumuzda elimize cips dolu kâseyi değil kendi patlattığımız mısırı alacağız. Arkadaşları eve davet ettiğimizde fast food ya da pizza sipariş etmeyeceğiz. Daha farklı bir ifadeyle hazır mutluluk deposu olan yiyeceklere yönelmeyeceğiz. Çünkü o yiyecekler dünyadaki herkesi aynı şekilde mutlu ediyor ve bağımlı hale getiriyor. Biz; bize özel ve gerçek mutluluk kaynaklarını keşfedeceğiz!”

Görüntülenme Sayısı:
3066
Kategoriler:
Beslenme

Yorumlar yapılamaz.