- Kadınlık
Yönetmenliğini Isabel Coixet’ın üstlendiği ve Penelope Fitzgerald’ın aynı isimli romanını baz alan film, bir kadının cesaret dolu hikayesine odaklanıyor. Filmde, ‘kadınlık‘ üzerine söylenenler, başrol Florence’in kendi kadınlığı üzerine hisleri göze çarpan kareler halinde veriliyor. Eşini savaşta kaybetmiş bir ‘dul‘ olarak hayatına devam eden Florence’in hikayesi, bir parti davetinde ‘kırmızı elbise‘yi (yani arzu dolu kadınlığını) giyip giymeme konusundaki tereddütüyle yeniden yapılanıyor sanki. ‘Dul‘ bir kadın olmak ile yan yana duramayacak gibi görünen tüm cesaret ve arzu dolu atılımlar bu kırmızılıkta yeniden inşaa ediliyor. “Bir kadın ya da çocuk asla nasıl rahatlanacağını bilmez” gibi sözlerin yaygın olduğu 1950’lerin dünyasında kadınlıkla (erkek gibi olmadan) var olmanın güzel bir hikayesini izliyoruz.
- Cesaret
Florence’in kendi sözleriyle ve filmde ara ara verilen ‘ölüm‘e dair cümlelerle belki ‘cesaret‘ daha iyi anlaşılabilir boyuta varıyor. Florence, “Yaşıyorsak, umut da vardır” diyor. Aslında, umut etmenin, sonu hayal kırıklığı da olsa cesaretle kol kola gittiğini anlatıyor. Film boyunca, kasabanın ‘ölüm‘ temalı sözlerine karşın Florence’in cesaretini izliyoruz. Filmde, hem doğanın canlılığının var olduğu hem de ölümün kol gezdiği sahnelerde, Florence sanki cesaretiyle hep bu zıtlığın ortasında duruyor. Tanıdık olmayana yönelik cesaret, hem tedirginlik yaratır ve bizi ölümle karşılaştırır hem de canlılığı sürükler. Florence de tam bu noktada cesurluğunu gösteriyor…
- Yas
16 yıl önce eşini kaybetmiş bir ‘dul‘ olarak bilinen Florence’in, yas tutma hikayesini de anlatıyor film. ‘Yok eden‘ ve ‘yok edilen‘lerden oluşan savaş sonrası dünyada, ‘yok edilen‘lerin arasına karışmış eşinin kaybını kabullenip iki taraftan da olmayacağını gösteren bir kadın hikayesi sanki Fitzgerald’ın anlattığı… Yas tutmak, tüm öfke ve inkarın ardından, kabullenmeyi birlikte getirir. Bu kabullenme sonrasında yeniden yaratım süreci, Florence’in hikayesinde tüm ‘ölüm‘ sözlerine rağmen, ‘eski ev‘i yeniden yaratma olarak yaşam buluyor. ‘Eski ev‘ ‘tamir ediliyor‘ ve birçok hikayeye sahip olan, kişiyi ‘yalnız hissettirmeyen‘ bir kitapçı oluveriyor…
Isabel Coixet
Yönetmenliğini Isabel Coixet’in üstlendiği 2017 yapımı ‘Sahaf‘ (The Bookshop), 68. Berlin Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapmıştır. Ülkemizde, 37. İstanbul Film Festivali kapsamında da gösterilmiştir. Yönetmenin filmleri arasında, ‘Bensiz Hayatım‘ (Life Without Me-1995) ve ‘Kelimelerin Gizli Dünyası‘ (The Secret Life of Words-1997) bulunuyor.
Tuğba Kocaefe, Psikoterapist