TÜSİAD Bütçe Takip Raporu’nu tanıttı

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) ve Koç Üniversitesi Ekonomik Araştırma Forumu’nun (EAF) düzenlediği “Merkezi Yönetim Bütçe Takip Raporu” tanıtım toplantısının açılışında konuşan TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Sekreteri Bahadır Kaleağası, Türkiye’nin siyaseti ve ekonomisi için son derece önemli bir dönemden geçildiğinde işaret etti.
Kaleağası, seçim sonrası Türkiye’nin güçlü bir demokrasi, ekonomi ve refah seviyesi yüksek bir toplum olması için gündeminde odaklanması gereken kapsamlı politika ve reform başlıkları bulunduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Türkiye’nin mali disiplin açısından 2001 yılından beri olan performansı gerek bütçe açıkları gerek kamu borcunun azaltılması bakımından başarılı. Ancak son dönemde gerek küresel etkiler, gerekse yurt içi gelişmeler sonucunda ekonomimizde önemli kırılganlıklar birikmeye başladı. Bu dönemde politika tercihlerinde talep yönlü büyüme politikaları ön planda oldu. Bu yönelim, gerek enflasyon gerekse dış borç ve cari açık göstergelerimizde olumsuz gelişmelere yol açtı. Bu nedenle mali disiplinin devamının sağlanması her zamankinden daha da önemli. Kamu harcamalarının verimlilik esasına göre değerlendirilmesi, bütçe performansının bozulmadan devam edebilmesi ve gelir politikalarının enflasyon açısından yeniden gözden geçirilmesi ekonomik istikrara önemli katkı sağlar.”
Kaleağası, şu anda ekonomide ciddi bir durgunluğa yol açmadan, yumuşak inişin başarılabilmesi için yeniden reform gündemine dönmeye, bunun yanında mali ve para politikalarının uyumlu çalıştığı ciddi bir ekonomik programa ihtiyaç olduğunu söyledi.
Rapordan
Bilkent ve Ankara Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ferhat Emil tarafından hazırlanan raporda, 2012-2017 döneminde merkezi yönetim bütçesinde gözlemlenen eğilimler incelenirken, 2018 bütçesine ilişkin analizler yer aldı.
Raporda, 2012-2017’de mali disiplin açısından iki dönemi ayırt etmek gerektiği belirtilerek, birinci dönem olan 2012-2015’te bütçede mali disiplinin tesis edildiği, 2016-2017’de ise belirgin bir mali gevşemenin başladığı kaydedildi.
Raporun özet bulgularında şu ifadeler yer aldı:
“Genişlemeci politikaların bütçe açıklarından çok nakit yönetim aracı olması gereken nakit dengesi üzerinden gerçekleştirilmeye başladığı dikkati çekmektedir. Son 2 yılda harcamalardaki ortalama artış, gelirlerdeki ortalama artışın biraz daha üzerindedir. Bütçe gelirlerinde son 2 yılda harcama oranı yüzde 16 artarak gelirlerdeki ortalama artış oranının 2 puan üzerinde kalmış. Bunun sonucu olarak bütçe açığı yüzde 1,5 olarak gerçekleşerek 2012’deki seviyesine ulaşmıştır.
“Dış açık arttıkça vergi tahsilatı da arttı”
KDV indirimleri, yeniden yapılandırma kolaylıkları gibi uygulamalar ve her dönem değişen vergi uygulamalarının da etkisi ile ekonomik büyümenin sağlıklı ve üretken bir vergi tahsilatına imkan vermediği değerlendirilmektedir. Vergi tahakkuk ve tahsilatları arasındaki farklar son 5 yılda artmaya başlamış olup, bu özellikle yurt içi KDV tahsilatında kendisini göstermektedir. Yurt dışı muamelelerden alınan vergiler vergi sisteminin en istikrarlı vergisi olma özelliğini göstermekte ve ironik olarak kendisi bir risk unsuru olan dış açık arttıkça vergi tahsilatı da artmaktadır. Toplanan vergi gelirlerinin ortalama yüzde 67’si dolaylı vergiler olup bu oran vergi adaleti açısından olumsuz bir duruma işaret etmektedir. Gelişmiş ülkelerde bu durumun tersi söz konusudur. Dolaysız vergi tahsilatında da yükün çok büyük bölümü ücretlilerin üzerinde kalmaktadır. Bu nedenle kalıcı ve eşitlikçi bir vergi reformuna ihtiyaç vardır.”
Bütçe harcamalarında mali katılığın söz konusu olduğu belirtilen raporda, “Harcamaların en az yüzde 75’inin üzerinde yapısal, siyasal ve sosyal nedenlerle fazla değişiklik yapma imkanının bulunmadığı tahmin edilmektedir. Bu katılık kırılmadıkça ya da bunu finanse edecek bir vergi reformu yapılmadıkça, kamu yatırımlarını, istihdamı ve teknolojik gelişmeyi teşvik edici yeni politikaların uygulanması esnekliği kalmamaktadır.” ifadeleri kullanıldı.
Yatırımların ağırlığı ulaştırmada
Raporda, kamunun yatırım stokunun 2017 itibarıyla 3 bin 240 adet projeden oluştuğu, bunların ortalama tamamlama süresinin 4,4 yıl olduğu ve bu projelerin güncellenmiş fiyatlarla değerinin 208 milyar dolar olup 2018 yılında kamu sektörünün toplam olarak 23 milyar dolar civarında yatırım harcaması yapacağı bildirildi.
Yatırımların ağırlığının ulaştırma sektöründe olduğu, eğitim sektörünün ikinci sırada geldiği belirtilen raporda, “Bu yıl kamu-özel iş birliği projeleri kapsamında doğan yükümlülükleri ödemek üzere, şehir hastaneleri için iki kalemde toplam 2,6 milyar lira, kara yolları köprü geçiş ücretleri için 3,5 milyar lira ve Kredi Garanti Fonu ödemeleri için de 3 milyar lira olmak üzere yaklaşık 9 milyar lira ödenek ayrılmıştır.” denildi.

Görüntülenme Sayısı:
437
Kategoriler:
Ekonomi

Yorumlar yapılamaz.