Güney Dakota’daki Great Plains Hayvanat Bahçesi’nde bir boa yılanı. Yeni bir araştırma bu yılanların kan dolaşımını keserek avını hızlıca öldürdüğünü gösteriyor.
Genel kanı, piton ve anakondanın avını boğduğu yönündeydi. Ancak yeni bir araştırma bu avcıların kurbanlarının kan dolaşımını kestiklerini ortaya koyuyor.
Bugüne kadar boa yılanının avını boğarak öldürdüğü, sarmaladığı hayvanları yavaşça sıkıştırıp soluksuz bırakarak öldürdüğü düşünülüyordu.
Ancak yeni bir araştırma tropik Orta ve Güney Amerika’da yaşayan bu büyük, zehirsiz yılanın avını çok daha hızlı bir yöntemle dize getirdiğini gösteriyor: Kan dolaşımlarını keserek.
Bir boa yılanı vücudunu avına doladığında kurbanının dolaşım sisteminin ince kan pompalama ayarını bozuyor. Atardamar basıncı düşüyor, toplardamar basıncı yükseliyor, kan damarları kapanmaya başlıyor.
Araştırmayı yürüten, Pennsylvania, Carlisle’daki Dickinson College’dan Scott Boback “Kalbin bu baskıya karşı koyabilecek gücü yok,” diyor.
Birçok hayvan nefes almadan görece uzun bir süre hayatta kalabiliyor. Yeniden hayata döndürülen boğulmuş insanları düşünün örneğin. Ama bu durum kalp atışı olmayan bir vücut için geçerli değil.
Eğer mükemmel şekilde gerçekleştirilirse, güçlü bir sıkıştırma bir hayvanın saniyeler içinde kendinden geçmesine neden oluyor. Kısa bir süre içinde de ölüm gerçekleşiyor.
Damarlar Üzerindeki Yılanlar
Yılanların avını sıkıştırma mekanizmasını daha iyi anlamak için Boback ve Dickinson’daki meslektaşları kobay fareleri uyuşturdu ve vücutlarına çeşitli cihazlar yerleştirdi.
Vasküler kateterler kan basıncını ölçerken farelerin göğüs boşluğuna yerleştirilen elektrotlar da kalbin aktivitesi hakkında bilgi sağlıyordu.
Ardından bu donanımlı fareleri, deneyde kullanılan boa yılanıyla karşı karşıya getirip sonrasında neler olduğunu ölçümlediler. Şaşırtıcı biçimde yılanların fareleri sımsıkı sardığı anda uyguladıkları basınç o kadar da kuvvetli değildi. Öyle olması da gerekmiyordu aslında.
“Bir boa yılanı küçük bir fareyi sarıp sarmaladığında ürettiği basınç kolunuzdaki kan akışını durdurabilecek türdendir,” diyor 22 Temmuz’da The Company of Biologists dergisinde araştırması yayımlanan Boback.
Ancak araştırma ekibinin bulguları, farenin gövdesine uygulanan basıncın düşük olmasına rağmen onun sistemini bozduğunu gösteriyor.
Kan akışı kesildiğinde beyin, karaciğer ve kalp gibi yüksek metabolizma hızına sahip organlar devre dışı kalmaya başlıyor. Doktorlar bu duruma iskemi adını veriyor. Yılanlarsa öğle yemeği diyor.
Eğer bir anakondaysanız, avınızı saf dışı bırakmak için zehre ihtiyacınız yok. Söz konusu av 45 kilograma yaklaşan ağırlığıyla dünyanın en büyük kemirgeni kapibara olsa bile…
Evrimsel Bir Üstünlük
Ekip, avını ani kalp durdurma yoluyla öldürmenin bütün boğucu yılanlara —bunların arasında piton ve anakonda da var— evrimsel bir üstünlük sağladığını varsayıyor. Yılan avını ne kadar hızlı etkisiz hale getirirse, bu süreçte zarar görme ihtimali de o kadar azalıyor.
10 yıldır anakonda üzerinde çalışan doğa korumacı Paul Rosolie bunun “kesinlikle çok mantıklı” olduğunu söylüyor.
Tropik yağmur ormanlarında boa yılanıyla birlikte yaşayan diğer hayvanları düşünmemizi söylüyor Rosolie: Dişleri, toynakları ve tepip parçalayabilecek pençeleri var. Ama yılanın sadece ağzı var ki bu durum onu oldukça savunmasız yapıyor.
Yeni araştırmada görev almayan Rosolie “Bir anakonda avıyla uğraştığı süre boyunca yüzünü, yani kafasını o hayvanın üzerinde tutuyor,” diyor.
“Eğer saldırısını düzgün bir şekilde yapamamışsa kapibara gibi büyük bir hayvan bir anakondanın vücudunu çiğneyebilir.”
Çetin Ceviz Soğukkanlılar
Keşfi kadar ilginç olansa Boback’ın hâlâ bilmediğimiz çok şey olduğunu söylemesi.
Örneğin boa yılanının vücut ısılarını düzenlemek için dışarıdan ısıya ihtiyacı olan kertenkele ve yılan gibi soğukkanlı hayvanları öldürürken zorlandığına dair kanıtlar var.
Bir süre önce Honduras’a yaptıkları keşif gezisinde Boback ve birkaç bilim insanı bir boğa yılanının diken kuyruklu bir iguanaya saldırısını gözlemledi. Yılan avını bir saat boyunca sıkıştırdıktan sonra ekip üyeleri iguananın öldüğünü varsayarak iki hayvanı da aldı ve yatmaya gitti.
Sabah olduğunda gözlem kutusunun iki ayrı tarafında bulunan hayvanları görünce şaşırdılar: İguana da yılan da hayattaydı ve iyi durumdaydılar.
“Ne olduğu hakkında hiçbir fikrimiz yoktu,” diyor Boback, “Ama iguana gayet iyi görünüyordu.”
Ekip her şeye rağmen hayatta kalan ve sağlıklı görünen şanslı iguanayı yaban hayatına geri gönderdi.