Evrime Dair Birkaç Şey

Evrim Hakkında Birkaç Şey

Australopithecus afarensise (Lucy) ait bir omurganın bir modeli, modern insana ve şempanzenin gölgelerinin yanında yerini almış

Yeni bulunan Homo naledi fosilleri evrimi tekrar gündeme taşıdı. Konuşmaları bir zemine oturtabilmek için insan evrimiyle ilgili temel soruları derledik. 

Aile ağacımızın en yeni üyesi Homo naledi‘nin keşfi, insan evrimini tekrar bahis konusu yaptı. Konunun özüne dair bazı soruların unutulmuş olabilecek cevaplarını tekrar hatırlıyoruz.

Bilim insanları evrimin gerçekleştiğinden neden emin? 

Birkaç nedenden ötürü. Genetik dizilememizin neredeyse yüzde 99’unu şempanzeler ve bonobolarla paylaşıyoruz. Bu da çok güçlü bir şekilde ortak bir atadan geldiğimiz anlamına geliyor. Ayrıca türümüzün önce diğer büyük maymunlardan, sonra da şempanzeler ve bonobolardan ayrıldıktan sonra zaman içinde git gide daha fazla insana benzeyen türlerin varlığını gösteren binlerce fosil bulundu.

Biyologlar diğer bazı türlerin hem laboratuvarda, hem de doğal ortamda evrim geçirdiğine ise bizzat tanık oldu. Antibiyotiğe dayanıklı mikroplar da evrimin bir çeşidi. Hayvan üreticileri de evrime sürekli müdahale ediyor: Tümünün soyu kurtlara dayanan ve birbirinden inanılmaz derecede farklı olan köpek türleri bunun bir örneği.

Peki evrim nasıl işliyor? 

Bizim ve birkaç virüs hariç dünyadaki tüm organizmaların genlerini oluşturan DNA rastgele bir mutasyona uğruyor. Arada sırada bu mutasyonlardan bazıları, hayvanın kürkünün rengi veya belirgin bir davranış değişikliği gibi önemli özelliklerin değişmesine yol açıyor. Hayvan üreticileri, hayvanlarının sahip olmasını istedikleri özelliklere sahip bireyleri seçip üretiyorlar – buna yapay seçilim adı veriliyor. Doğada ise seçilim hayvanın çevresindeki faktörler ve karşı cins tarafından yapılıyor. Buna da doğal seçilim adı veriliyor.

Örneğin eğer bir hayvan avcılardan daha iyi saklanıp korunmasını sağlayacak bir kürk rengiyle doğarsa daha uzun yaşayabiliyor ve daha çok yavru sahibi olabiliyor. Eğer daha uzun bir kur yapma seansı eşlerine daha çekici geliyorsa bu da daha çok üremesini sağlayabiliyor. Benzer kullanışlı mutasyonlar zamanla nüfus içinde yayılıyor ve türün görünümünü değiştiriyor. Yeterli zaman geçtikten sonra bu durum yeni bir türün oluşmasını bile sağlayabiliyor.


Yukarıda görülen ve iki milyon yıl önce rastlanmaya başlayan üç Homo türü, insanın meydana çıkışında doğrusal bir çizgi olmadığını destekleyen bir bakış açısı sunuyordu. Homo naledi‘nin aynı anda hem primitif, hem de gelişmiş özellikleri olması da bunu destekliyor. [Canlandırmalar: John Gurche]

İnsan evrimindeki belli başlı dönüm noktaları hangileri?

İnsan soyu en az 7, en fazla 13 milyon yıl önce maymunlardan ayrıldı. Kesin olarak soyumuza ait olan ve dik yürüyen en eski tür australopithecinler oldu. Australopithecinlerin en ünlüsü Lucy‘nin de türü olan Autralopithecus afarensisti (Lucy’nin 3,2 milyon yaşında olduğu düşünülüyor). Bizim cinsimize ait bilinen en eski fosil 2,8 milyon yıl öncesine uzanıyor (söz konusu fosil de bu yıl bulunmuştu). Fakat bulunan en eski taş aletlerse 3,3 milyon yıl yaşında. Yani bu aletler ya Lucy gibi australopithecinlere ait, ya da bilim insanları onları yapan ilk Homoları henüz bulamadı. Tıpkı australopithecin’ler gibi, Homo erectus ve Homo habilis gibi ilk homotürleri de iki ayak üzerinde yürüyordu.

Atalarımızın ateşi ne zaman kontrol aldığına dair tartışmalar ise devam ediyor. Tahminler 800 bin yıl ila 1 milyon 800 bin yıl öncesi arasında değişiyor. Bir teoriye göre yemek pişirmeyi keşfetmemiz etten daha fazla enerji elde etmemizi, bunun sonucunda da insan beyninin evriminin hızlanmasını sağladı. Büyük beyinler ve becerikli eller de, karmaşık diller, sanat ve tarım gibi son 100 bin yıl içinde gerçekleşen ve insanların ayrışmasına yol açan birtakım gelişmelerin ön şartıydı.

Bütün bunlar nerede gerçekleşti? Ve nerede gerçekleştiği neden önemli? 

Hem fosillere dayanan, hem de genetik kanıtlar, görece olarak yakın dönemlere kadar insan evriminin Afrika’da gerçekleştiğini gösteriyor. Homo cinsinin önce Afrika’nın güneyinde mi, yoksa doğu bölgelerinde mi ortaya çıktığı ise gizemini koruyor. Türümüzün nerede evrildiğini bilmek önemli çünkü uyum sağladığı çevre, bugün hâlâ bize eşlik eden yapının şekillenmesini sağladı. Nereden geldiğimizi bilmemiz, nerede olduğumuzu anlamamız açısından önem teşkil ediyor.

Aynı şekilde hem fosillere, hem de genetik bulgulara dayanan kanıtlara göre günümüzden 60 bin yıl önce modern insan Afrika’dan çıkarak tüm dünyaya yayılmaya başladı. Genetik kanıta göre de Afrika’dan çıkar çıkmaz bir ölçüde Neandertallerle ve gizemli Denisovalarla melezlendi. Bugün Homo sapiens dünyadaki tek insan türü, fakat bu yalnızca 30 bin yıldır böyle.

Bilim insanları neden maymunlarla bizim aramızdaki “kayıp parçayı” bulamadı? 

Çünkü öyle bir parça yok. Şempanzeler (ve diğer maymunlar) evrim geçirip insan olmadı. Her iki tür de ortak bir atadan geldi ve farklı yollara gitti. Buradaki asıl soru, hem şempanzelere, hem de insanlara evrilen son ortak atamız kimdi? Bu sorunun cevabını henüz bilmiyoruz.

Hem bizim, hem de diğer maymunların geçirdiği evrim sona mı erdi? 

Kesinlikle hayır. İnsanlar evrilmeye devam ediyor, fakat günümüzde evrime biyolojimiz kadar kültürümüz ve teknolojimiz de yön veriyor. Diğer maymun ve hayvan türleri de evrimlerine devam ediyor; özellikle yaşam alanlarının insanların elinde muazzam değişimler geçirdiği bu dönemlerde.

 

 

Kaynak: http://www.nationalgeographic.com.tr/makale/kesfet/evrim-hakkinda-birkac-sey/2585

Görüntülenme Sayısı:
503
Kategoriler:
Bilim · National Geo

Yorumlar yapılamaz.