Sahron (25) hayatının yarısını kükürt madenlerinde geçirmiş. Her gün, küfesinde 70 kilo yükle yanardağa tırmanıyor.
Bir fotoğrafçı, Endonezya’daki kükürt madencilerinin hayatına yakından bakıyor.
İtalyan foto muhabiri Luca Catalano Gonzaga, 2014’te Endonezya’ya giderek Doğu Java’daki Kawah Ijen yanardağının kendi ifadesiyle “rahminde” on gün geçirdi. Burada ağır koşullar altında çalışan madenciler kraterin derinliklerinden kükürt çıkarıyor ve bu süreçte kendi bedenlerini yaralıyor.
Endonezya’nın Java adasındaki Kawah Ijen yanardağı yakınlarındaki kükürt madeni 1968 yılından bu yana işliyor. 300 madenci, beş dolar karşılığında dayanılmaz sıcaklık, zehirli duman ve ağır yük altında çalışıyor. Madende günde 14 ton kükürt üretiliyor, büyük oranda Çin ve Güneydoğu Asya’ya ihraç ediliyor.
“Şeytan altını” adını verdikleri kükürt arayışı içindeki 300 madenci, her gün 3,5 kilometre yol kat ederek dağa tırmanıyor, sonra da kükürt kristallerinin oluştuğu yanardağın içine doğru 800 metre iniyor. Çoğu hiçbir korunma olmadan karanlıkta ve boğucu sıcakta çalışıyor, ciğerlerini yakan ve gözlerinden sel gibi gözyaşı akmasına neden olan kükürtlü gaz soluyor.
Madenciler, kükürdü çıkarmak için önce metal bir çubukla büyük parçalara bölüyor, sonra da 70-80 kiloluk küfelerle geldikleri yoldan geri taşıyor. Tüm bunların karşılığında aldıkları para günde beş dolar, iki tur yaparlarsa on dolar. Catalano Gonzaga’ya göre, ortalama yaşam süresi 50 yılı pek aşmıyor.
Poniman (35) metal bir çubukla katılaşmış kükürdü parçalıyor.
Kawah Ijen’deki kükürt madeni 1968 yılından bu yana işliyor. Yanardağ, kükürtlü gazların yanması sonucu ortaya çıkan etkileyici mavi ışıltısıyla ünlü. Yanan gazlar, soğudukları sırada yanardağın krater gölünde kükürt birikmesine neden oluyor.
Maden şirketleri, göl yakınlarındaki aktif bir gaz bacasına seramik borular yerleştirerek bu doğal süreci hızlandırmış. Borularla dağdan aşağı indirilen gaz, sıvı kükürt olarak yoğunlaşıyor, sonra da sert kükürt yüzeye damlayarak katılaşıyor. Madenciler işte bu katılaşmış kükürdü parçalayıp taşıyor.
Alpan (27) on yıldır kükürt madeninde çalışıyor. Madencilerin ancak birkaçında gaz maskesi var. Diğerleri gözlerini, boğazlarını ve ciğerlerini yakan, dişlerini eriten gazdan korunmak için faydasız bir çabayla ağızlarını ıslak eşarpla ya da bezle kapatıyor.
E-mail üzerinden haberleştiğim Catalano Gonzaga, bu fotoğraf çalışması üzerine sorularımı yanıtladı.
COBURN DUKEHART: Projeden bahseder misiniz biraz, bu insanları haber yapmaya nasıl karar verdiniz?
LUCA CATALANO GONZAGA: Burada neler yaşandığını biliyordum. Hem eski hem yeni fakirlik ve sömürü biçimlerinin ortasında unutulmuş erkek, kadın ve çocukların öyküsünü anlatan “Invisible People” adını verdiğim daha geniş kapsamlı projeme dahil ederek anlatmaya karar verdim.
Ahmad (44) 25 yıldır kükürt madeninde çalışıyor. Kükürt, kibrit, lastik, böcek ilacı, gübre, kozmetik, pil, şeker ve film gibi çok çeşitli üründe kullanılıyor.
COBURN: Kükürt madenlerine erişim zor oldu mu? Orada sizi hoş karşıladılar mı?
LUCA: Fotoğraflamaya başlamadan önce muhakkak halkla iletişim kurmaya çalışırım. Bu insanların yaşamına kükürt arayışı egemen. Ben de onların ritmine uyum sağladım. Böylece herkesin çalışmayı tercih ettiği gece saatlerinde yaşadım ben de.
Yaralı sırt, deforme olmuş belkemiği ve yamuk bacaklar madenciler arasında yaygın. Madencilerin çoğu, kükürdü yanardağın kraterinden merkez kampa taşıdıkları fiziksel açıdan yorucu çaba sırasında dinlenmeye ve yeniden güç kazanmaya pek zaman ayırmıyor.
COBURN: Bu fotoğraflarla anlatmak istediğiniz öykü ne?
LUCA: Zamana, olanaklara ve modernleşmeye rağmen neredeyse hiç değişmemiş eski ve zor bir işin acımasızlığı… Her şey hâlâ tek bir kişinin gücüne, dayanıklılığına ve omuzlarında ağır yük taşıma yeteneğine bağlı.
Mat Buand (36) karısı Satini, çocukları Anip ve Aska ile… Buang haftada dört gün, günde iki kez kükürt taşıdığı madende dört yıldır çalışıyor.
COBURN: Madencilerle geçirdiğiniz süreçte sizi şaşırtan bir şey oldu mu?
LUCA: Şaşırmaktan çok, madencilerin çocuklarına daha iyi bir gelecek verme kararlılığına hayran oldum. Babadan oğula geçen bir teslimiyet ya da çaresizlik yok burada.
Matsari (39) on yıldır kükürt madeninde çalışıyor. Sırtında taşıdığı ezici kükürt yükü altında yürümekte zorlanıyor.
COBURN: Kişisel olarak ya da fotoğrafçılık açısından ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
LUCA: Fiziksel olarak kuşkusuz çok zor bir işti. Bazen devam edemeyeceğimi düşündüm. Nefes alamıyordum, ısı gerçekten dayanılmazdı. Fotoğrafçılık açısından en büyük zorluk, burada oluşan farklı ışık ve gaz tonlarını yakalamaktı.
Sahron (25) çalışmaya ara vermiş, iş arkadaşlarından birine taş atarak eğleniyor.
COBURN: Bu görsellere bakanların kükürt çıkaran madenciler hakkında ne öğrenmesini istiyorsunuz?
LUCA: Kar amacı gütmeyen Witness Image grubum insani foto muhabirliği ajansı olarak ortaya çıkmıştı. Ajansı Susanna Bucci ile birlikte dört yıl önce kurarken, manşete çıkamadığı için medyanın ele almadığı “unutulmuş” ve “görünmez” insanlara dikkat çekmeye odaklanmamız gerektiğinin farkındaydık.
Kükürt madencilerini ele alan bu foto haberin amacı, her gün verdikleri yaşam savaşına tanıklık etmek.
Witness Image desteğiyle gerçekleştirilen proje, Nando Peretti Vakfı tarafından finanse edilmiştir.
Luca Gonzaga Catalano’nun diğer çalışmalarını web sitesinde görebilirsiniz.
Kaynak: http://www.nationalgeographic.com.tr/makale/kesfet/-seytan-altini-pesindeki-hayatlar/2658