İklim Değişikliği Provence’ın Lavantalarını Tehdit Ediyor

Provence’ın Lavantaları İklim Değişikliğinin Tehdidi Altında

Güney Fransa’da lavanta çiçeği tarlaları. 50 milyon euro’luk endüstri, iklim değişikliğinin katkısıyla yükselen sıcaklıklar, azalan yağmurlar ve böcek istilalarıyla mücadele ediyor.

İklim değişikliği doğanın zamanlamasını bozuyor: Provence’ın ikonik lavanta tarlaları ve zeytinlikleri iklim değişikliğinin tehdidi altında. 

AIX-EN-PROVENCE, Fransa—Sıralı zeytin ağaçlarını naltında, taburelerin üzerindeki işçiler kalan son siyah ve yeşil meyveleri toplamak için ellerindeki akülü tırmıklarla dalları sarsıyor. Christine Cheylan gelişmeyi yüzünde sıcak bir gülümsemeyle izliyor. 2500 sezondur yapılıyor olsa bile Provence’taki yıllık zeytin hasadı hiç de kolay geçmiyor.

Chateau Virant zeytin çiftliği ve şarap imalathanesinin sahibi mutlu. “Ama aynı zamanda endişeliyim,” diyor. Hasat eskiden Noel’den sonra tamamlanırdı; ekipler yün bereler ve eldivenlerle kasvetli, gri bir ay geçirirlerdi. Ancak henüz Aralık ayının başındayız ve hasat neredeyse bitmek üzere. Cheylan’ın çalışanları ince kazaklar giyiyor. Uzakta, Cézanne’ın fırça darbeleriyle tarihe kazınan Sainte Victoire Dağı yükseliyor. Hava 16,5 derece.

Paris İklim Zirvesi’nde taraflar tarihi bir anlaşmaya vardı; ancak kimse iklim değişikliği sonucunda açık denizlerin Fransa’yı boğmasını ya da yükselen sıcaklıkların ülkeyi yaşanmaz hale getirmesini beklemiyordu zaten. Ancak küresel ısınmanın Fransa’ya farklı bir bedel doğuracak gibi duruyor. İklim değişikliğinin çok da iyi anlaşılmamış bir unsuru -fenoloji adı verilen doğanın zamanlamasındaki değişimler- Provence’taki bitkilerin çevreleriyle kurduğu etkileşimi değiştirerek hepsini risk altına sokuyor.

Zeytinler. Şaraplık üzümler. Lavanta. Provence’ta sıcaklık değerlerindeki mevsimsel değişimler, yağmur, mantarlar, hastalık ve zararlılar uzmanlıkla yetiştirilen bu lüks bitkilere zarar veriyor. Devam eden araştırmalar bölgede kilogramı 600 dolar olan trüf mantarını üretebilmek için gerekli olan meşe ağaçlarının da daha yavaş büyüyor olabileceğini ortaya koyuyor.


Provence’ta mahsulünü hasat eden Fransız bir zeytin yetiştiricisi. İklim değişikliği bu bölgede zeytinyağı üretimi için ciddi tehditler ortaya çıkarıyor. [Fotoğraf: Boris HorvatAFP/Getty] 

Akdeniz bölgesi çevresinde yaygınlaşan bir bakteriyel enfeksiyon, düşük yağış miktarı, yüksek sıcaklıklar ve iklim değişikliğinin uygun şartları yaratmasıyla yaşanan meyve sineği istilası, zeytin endüstrisini geçtiğimiz yıl 1950’lerden bu yana görülen en kötü üretim dönemine sürükledi. Bir yandan yaşanan donlar da milyonlarca ekili bitkiyi mahvetti. Üretim tek bir yılda yüzde 17 oranında azaldı.

Zeytin endüstrisine dair haberler yayımlayan bağımsız bir site olan Olive Oil Times’ın editörü Curtis Cord, “Zeytin ağacı oldukça dayanıklıdır. Yüksek sıcaklık ve yağmursuz geçen uzun dönemlerde hayatta kalabilir… Ancak tabii ki belli bir noktaya kadar. En sonunda tarımsal getiride azalma olur,” diyor.

Bilim insanları iklim değişikliğinin hayvanlar ve bitkiler üzerindeki doğrudan etkilerini giderek daha iyi anlamaya başladı. Ama bunların yanında dolaylı değişiklikler de söz konusu: Bazı yabanarıları meşe palamutlarının içine yuva yapıyor. Ama artan hava sıcaklıkları meşe palamutlarının erken büyümesine neden oluyor. Eğer çiçekler birkaç hafta erken açarsa, normalde onlara eşlik eden böcekler zamanında oraya gelmemiş olabiliyor. Eğer toprağı yamaçlarda tutan otlar filizlenip yağmur mevsiminden önce ölürlerse, seller arazinin ekolojisini değiştirebiliyor. Bu tarz fenolojik değişimler ekosistemlere dalga dalga yayılarak bitkiler ve hayvanlar arasındaki ilişkilerin uyumunu bozabiliyor.

Provence çiftçileri, özellikle de lavanta ve onun melez kızkardeşi lavandin yetiştirenler kendilerini savunmak için her yolu deniyorlar: Yeni melez bitkiler ekiyor, fazladan sulama yapıyor, her yere burunlarını sokan ağustosböceklerini kandırmak için tarlalarını başka bitkilerle maskeliyorlar. Yani ayakta kalmak için büyük mücadele veriyorlar.

Bütün bunlar, bu bitkilerin tamamen ortadan kaybolacağı anlamına gelmiyor. Onları yetiştirmek için elverişli topraklar kuzeye doğru ilerliyor sadece. Sera gazı emisyonlarında önemli bir azalma olmadığı takdirde, Fransız bilim insanlarına göre Paris’in iklimi 2100 yılında 1.200 kilometre güneyindeki Madrid ile aynı olacak. Sanatı, manzaraları, yemekleri ve şarabıyla tanınan tarihsel öneme sahip bir bölge için tedirgin edici bir durum.

Aix-Marseille Üniversitesi’nde ekoloji dersleri veren öğretim üyesi Thierry Gauquelin “Biz Provence’ız” diyor. Kızkardeşi bir zeytin çiftliği işleten Gauquelin, “Bütün bunlar olmazsa biz de Provence olamayız,” diye ekliyor.

“Herkes bocalıyor” 

Tarım işçileri Cheylan’ın ağaçlarındaki zeytinleri topluyor. Ve meyveler küçük birer taş misali ince matlara düşüyor. Buradan da kepçelerle plastik kasalara yerleştiriliyorlar. Meyveler kamyonla bir kilometre kadar taşındıktan sonra 500 yıllık bir şarap mahzeninden geçerek Provence zeytinyağı haline gelecekleri küçük bir işleme tesisine varıyor.

Provence doğuda Monako’dan yuvarlak tepeler ve meşe ormanları arasında akan Rhône Nehri’nin kıyılarına ve kuzeydeki Alpler’e kadar uzanıyor. Yemyeşil tarlaları ve şaraphaneleri Picasso ve van Gogh’a ilham vermiş. Çin’den buraya bir kısmı sonradan sabun ve parfüm yapımında kullanılmak üzere lüks kozmetik şirketlerine satılacak olan lavanta sapları arasında yürümek üzere yeni gelin olmuş kadınlar geliyor.

Şarap konusunda Fransa dev bir oyuncu ancak zeytin genellikle butik bahçelerde yetiştiriliyor. Marsilya’nın kuzeybatısında kireçtaşından doğal yapılarla bezeli yemyeşil tepelerin altına gizlenmiş Chateau Virant, 2.000 hektarlık alanda şaraplık üzümler, 35 hektarda da zeytin yetiştirmekten gurur duyuyor. Cheylan burada büyümüş, Kanada’da eğitim almış ve 1996’da iyi bir amaç için buraya geri dönmüş. “Her gün aynı şeyleri görüyorum,” diyor. “Her gün ama hâlâ seviyorum.”

Bu yıl mahsulü epey iyiymiş ama parçası olduğu endüstrinin daha önce hiç olmadığı kadar değişken olduğunun farkında. Henüz kendi yetiştirdiği çeşitler için söz konusu olmasa da birçok bölgede yetişen şaraplık üzümlerin tadının değiştiğini biliyor. Ama çiftçiler için ortak bir tehdit olan meyve sineği geçen yıl zeytinlerinin büyük bölümünü mahvetmiş.

Güney Fransa çapında zeytin üretimi o kadar kötüymüş ki 2000 tedarikçisinin 300’den azı zeytinyağına dönüştürme işlemi için meyvelerini ona getirmiş. “Herkes mücadele veriyor” diyor. Bilim insanları iklim ile böcekler arasındaki karmaşık etkileşimi henüz tam olarak çözemediklerini belirtiyor. Cheylan geçen yaz gerçekleşen yoğun yağmur yağışından şüpheleniyor, Cord ise yükselen sıcaklıklardan.

“Bilim insanları bize daha sıcak geçen kışların böcek istilalarında daha önce görülmemiş bir artışa neden olduğunu anlatıyor,” diyor Cord: “Ilık hava onların kökünü kazımaya yetmiyor;” dolayısıyla bu uçan böcekler üremeye devam ediyor.

Zararın boyutu tartışmasız ki büyük. Fransız zeytin endüstrisi başkanı Olivier Nasles, Haziran ayında üyelerine hitaben yaptığı bir konuşmada zararın endüstriye bir yılda 30 milyon euro’ya mal olduğunu söyledi. “Zeytin yetiştiricileri, işleme tesisi sahipleri ve pazarlamacılar… Bu kayıp hepimizin,” diye devam etti sözlerine.


Fransa’nın güneyindeki bir tesiste çalışan işçi, zeytinyağı yapmak için bir öğütücüyü taze meyvelerle dolduruyor. [Fotoğraf: Boris Horvat, AFP/Getty] 

Cheylan bir sonraki tablonun ne olacağı konusunda endişelenmemeye çalışıyor. “İyi olan üretimimizi devam ettirmeye çabalıyorum sadece,” diyor. Öncelikle tehdit altında kalacak bölgelerin halihazırda kuraklıkla karşı karşıya olan Yunanistan ve İspanya gibi güney bölgeleri olacağı konusunda Cord ile hemfikir. Daha geçtiğimiz ay sonuçları açıklanan yeni bir çalışma zeytin üretiminde bir dünya lideri olan Tunus’un iklim değişikliği sebebiyle 2030’larda üretimde yarı yarıya azalma yaşayabileceğini gösteriyordu.

Cord “Araştırmalar önümüzdeki 30-40 yılda, yeryüzünün şarap üretimi yapılan alanlarının dörtte üçünde artık kullanılamaz olacağını gösteriyor,” diyor. “Asmalar yok olduğunda zeytinler de yok olacak.”

Kederli Lavanta 

Jean-Baptiste Rivoal, Château Virant’ın yüz kilometre kuzeyinde arabasını sürerken, kırmızı topraktan yükselen diz boyu çalıların yanından geçiyor. Bu otların birkaç ay sonra çiçeklenen mor saplara dönüşeceğini umuyor. Bunlar kışı sağlıklı bir şekilde geçiren lavanta bitkileri. Arabayı aniden yolun kenarına çekerek sararanları gösteriyor. Bu demetler ilkbaharda ölmüş olacak. Rivoal, Fransız lavanta endüstrisinde faaliyet gösteren bir grup için çalışıyor ve ağustosböceklerini yakalayarak onları bitkilerden uzak tutmanın bir yolunu bulmaya çalışıyor.

10 yıldır yükselen sıcaklıklar bölgenin 1000 lavanta üreticisinin hasadı erkene çekmesine neden olmuş. Tıpkı zeytin için olduğu gibi. Eskiden Ağustos ayında başlayan süreç, artık bazen Haziran sonunda başlayabiliyor. Bu 50 milyon euro’luk sektörde, ekinler her sonbahar budandığında yağmur suyunu sünger gibi çekmeye ihtiyaç duyuyor ama ne yazık ki bir süredir beklenen bu yağış gerçekleşmiyor.

Daha önceleri nadiren de olsa kötü yıllar geçirmişler. Büyüme 2003, 2006, 2007 ve 2012’de de zayıfmış ama 2015 bir “felaketti” diyor Rivoal’ın patronu Eric Chaisse. Bitkiler çok fazla çiçek üretti ama çok da sıkıntı çektiler, şimdi de ağır baskı altındalar. “Tarlalarda çok fazla ölüm gördük.”

Kış yağmurlarının olmaması bile başlı başına kötü ama yükselen sıcaklıklar da ağustosböceklerinin gelişmesine, zayıflayan ve kendilerini çok az savunabilen bitkilere saldırmalarına neden oluyor. “İlkbaharda büyümeye yetecek enerjileri yok,” diyor Chaisse üzüntüyle.

Çiftçiler suyu toprakta tutabilmek için civara taneli tahıllar ekmiş. Ve Rivoal ekinlerine saldırmayacak ağustosböcekleri yetiştirmeye çabalıyor. Ama kokulu yağlar ve kremler, hava temizleyicileri ve hatta tıbbi alanda kullanılan lavantayı bu kadar güçlü yapan koku aynı zamanda polen taşıyıcılarını da çekiyor.

“Önümüzdeki birkaç yıl daha idare edebiliriz,” diyor Chaisse. “Ama ya beş ya da 10 yıl sonra? Hiç bilemiyorum.”

Trüf Mantarı da Tehdit Altında mı? 

Chaisse’in faaliyet gösterdiği endüstride, Thierry Gauquelin ve meslektaşı Catherine Fernandez’in şimdilerde ağaçlar üzerinde yaptığı türden bir araştırmanın yıllar öncesinde yapılmasına ihtiyacı varmış.

Saint-Michel-l’Observatoire köyünün bir yamacında, dünyanın en güçlü teleskoplarından birinin yanında 300 yıllık taş binalar var. Ancak bu bilim insanları onların etrafındakilerle ilgileniyor: Provence manzaralarının vazgeçilmezi olan ormanları oluşturan ağaçlar. Domuzlar ve köpekler de trüf mantarlarını bulmak için aynı ağaçlara gözlerini dikmiş durumda. “Bu bölge trüf mantarı yetiştiriciliğinin kalbi,” diyor Fernandez. Noel sezonu yaklaşırken, Provenceın en davetkâr zevklerini sunan yol kenarı pazarları da bir bir belirmeye başlıyor.

Meşe ağaçlarının ya da trüf mantarlarının iklim değişikliğinden herhangi bir zarar görüp görmedikleri net değil. Ancak düşen yağış miktarı daha yaygın bir etki yapabilir. Meşe ormanının birkaç hektarlık bölümünün bir kısmını gölgeliklerle kaplayıp bir kısmını da açıkta bırakan araştırmacılar küçük bir ağaç grubunu onları nemlendiren yağmurdan mahrum bırakarak kuraklık benzeri bir durum yaratıyorlar. Topraktaki bolluk ve biyoçeşitlilikteki azalmadan yaprakların küçülen boyutlarına ve daralan gövdelere ormanlardaki değişimi dakikası dakikasına ölçebiliyorlar bu şekilde. Dört yılın ardından bu değişikliklerin derin etkileri olduğu, Provence’ın 500 bin hektarını kaplayan ormanların tümünün yapısını nasıl değiştirebileceği açıklık kazanacak.

Thierry ve Fernandez’in yanıtlardan çok soruları var. Bu proje dört yıl süre için tasarlanmış. Ancak trüf mantarlarından çok daha fazlasıyla ilgileniyorlar. “Bu çok eski bir orman,” diyor Thierry. “Nerede yaşadığımız ve kim olduğumuzla ilgili bir şey bu.”

 

 

Kaynak: http://www.nationalgeographic.com.tr/makale/kesfet/provencein-lavantalari-iklim-degisikliginin-tehdidi-altinda/2688

Görüntülenme Sayısı:
458
Kategoriler:
Çevre · National Geo

Yorumlar yapılamaz.