Bir sığır besi ünitesinin havadan görünüşü.
İnsanlardan uzak tutulduğu için bakterilerin direnç geliştiremediği kolistin, tarım ve hayvancılıkta o kadar yoğun kullanıldı ki bakteriler kendisine karşı bağışıklık geliştirmeye başladı.
Her şey çok çabuk gelişti.
Son çare olarak kullanılan kolistin adlı ilaca karşı gelişen bakteri direncini haber yapan Lancet Infectious Diseases dergisi, geçtiğimiz hafta da araştırmacılardan aldığı beş mektubu yayımladı. Araştırmacılar, Fransa, Hollanda, Cezayir, Laos ve Tayland’da da MCR geni bulduklarını açıklıyorlardı. Böylece, genin varlık gösterdiği Çin (tüm olay orada başlamıştı), Malezya, olasılıkla Portekiz, Danimarka ve İngiltere’ye yeni ülkeler katılmış oldu.
Şimdilik 10 ülke ediyor bu. Ancak kaynaklara göre bunlara yenileri eklenecek.
Kısaca neler olup bittiğine bir bakalım: Çin ve İngiltere’deki araştırmacılar Kasım ayında bir açıklama yaparak, domuzlardan ve piyasada satılan etten alınan bakterilerde ve hastanede yatan hastalara ait bakteri örneklerinde, son çare olarak kullanılan kolistin adlı antibiyotiğe karşı direnç gösteren bir gen bulduklarını bildirdiler. Bu açıklamanın endişe verici olmasının nedeni, antibiyotik direncinin yaygınlaştığı günümüz dünyasında kolistinin hâlâ işe yarayan tek ilaç olması.
Kolistinin etkisini sürdürmesinin nedenlerinden biri aslında çok başarılı bir ilaç olmaması. Bakterileri öldürüyor ama organlara zararlı. Bakteriler bu yüzden tıp tarafından rafa kaldırılan ilaca karşı fazla bir direnç geliştirememişti. Oysa dikkatli davranan tıp dünyası ilacı insanlardan uzak tutarken, tonlarcası başta Çin’de olmak üzere, Avrupa’da ve başka ülkelerde tarım alanında kullanılıyordu. Ve bu da, bakterinin kendisini korumak için direnç geliştirmesini teşvik eden seçici baskıyı artırmıştı.
Yeni raporlarda dikkat çeken konulara bir bakalım.
Birincisi, bakteriler arasında dolaşan serbest plazmidlerle taşınan gen, kendine çok sayıda yuva bulmuş. Yeni raporlarda, farklı E. coli türleri ve Salmonella serotiplerinden bahsediliyor. George Washington Üniversitesi Milken Halk Sağlığı Enstitüsü’nde doktora yapan Lance Price’ın deyişiyle, “Elinde her kapıyı açan evrensel bir anahtar var adeta.”
İkincisi, bu geni taşıyan bakteriler farklı kaynaklardan geliyor. Hollanda’da yapılan araştırmalarda, Çin, Peru, Bolivya, Tunus ve Güneydoğu Asya’ya seyahat eden vatandaşların dışkısında bulundu. Fransa’da ülkenin üç farklı bölgesinde paketlenmiş ette ve dördüncü bir bölgede de tavuk çiftliği atıklarında vardı. Tayland’da insanlarda, Cezayir’de tavuklarda, Laos’ta domuzlarda ve bir domuz üreticisinde saptandı.
Üçüncüsü, bakterilerin incelenmesi sırasında bazen MCR geninin olmadığı durumlarda dahi kolistin direncine rastlanması, ilacın ne kadar yaygın olduğunu gösteriyor. (İlk raporda araştırmacılar, tarımda kolistin kullanım miktarını tüm dünya çapında bu yıl için 11 bin 942 ton olarak tahmin etmişlerdi).
Dördüncüsü, raporları yazanların hepsi, direncin ortaya çıkış nedeninin ilacın tarımda yaygın kullanımı olduğundan eminler ve durum daha da kötüleşmeden kullanımın acilen azaltılması çağrısında bulunuyorlar.
MCR’nin Fransa’daki varlığını bildiren Webb ve ekibinin açıklaması şöyle: “Hem bizim hem de başka araştırmacıların bulguları, kolistinin hayvan ilacı olarak yemlerde kullanılması konusunun tüm dünyada yeniden değerlendirilmesi gerektiğini gösteriyor. Anti-mikrobik ilaçların insanlara olan faydasını şu anda ve gelecekte korumak için yönetsel çaba gerekiyor.”
Cezayir, Laos ve Tayland’daki örneklerde MCR bulan Olaitan ve ekibinin açıklaması şu şekilde: “Avrupa da dahil olmak üzere, hayvancılıkta yaygın kolistin kullanımı yüzünden plazmid aracılı kolistin direncinin tüm dünyaya yayıldığını düşünüyoruz. Bu durum, direncin daha da fazla yayılmasını önlemek için kolistinin tarımda kullanılmasının kısıtlanmasına ya da yasaklanmasına yönelik acil uluslararası tedbirler alınmasını gündeme getiriyor.”
Lancet Infectious Diseases’e yazılan mektuplardan biri ise diğerlerinden farklı bir konuya değiniyor: Normalde bağırsaklardaki bakterilerde bulunan bu direnç faktörü, sağlıklı görünen insanlar tarafından farkında olmadan taşınarak sessizce yayılabilme yeteneğine sahip. Hu ve ekibi, insan mikrobiyom veritabanındaki 27 örnekte (3 tam gen dizini, 24 parça, hepsi Çin’den, hepsi 2011 öncesinden) bu geni saptadıklarını belirtiyor. Yani bir başka deyişle, dizini sağlayan veri tabanındaki dışkı örnekleri sağlıklı insanlardan alınmış, hastalık tanısı koymak için hastanelerde toplanmış örneklerden kaynaklanmıyor.
Bu gruptaki araştırmacılar şöyle belirtiyor: “Sonuçlar, mcr-1 geninin Çin’de çok uzun süredir varlık gösterdiğini ve sağlıklı insan bağırsağına (ki antibiyotik direnci geni için bir depo olarak görülüyor) yayıldığını ortaya koyuyor.”
Şunu da ekliyorlar: “Mcr-1’in dünyaya yayılım seviyesinin küçümsendiğine yönelik endişelerimiz var.”