“NEDEN ÇOCUKLUK ANILARIMI HATIRLAMIYORUM?”

Girl on black balloons reaching for multicolor balloons in sky

Bazılarımız çocukluğumuzdaki iyi veya kötü anıları hatırlamayız. Bu hafıza kaybının ardında ne yatıyor? Acaba bu durum hayat hikAyemizi veya bir aile sırrını unutarak kendimizi geçmişten korumanın bir yolu mu? Derinlere gömülmüş anıları canlandırmamız gerekir mi? Gerekiyorsa, nasıl yapacağız?

34 yaşındaki Ece şöyle diyor: “Erkek kardeşim çocukluk anılarımızı çok net hatırlıyor. Oyun kulübemizi, kavgalarımızı, yaptığımız aptallıkları… Bense hiçbir şey hatırlamıyorum.” Hipnoterapist Olivier Lockert, “İnsan beyni inanılmaz büyüklükte bir hafızaya sahiptir. Her şeyi kaydeder ve bunlar asla silinmez” diyor; yani hepimizin çocukluk anıları hafızamızdadır. Bazılarımız bunların çoğunu veya bir kısmını hatırlamak istemeyiz ve derinlere gömeriz.

Travmatik olayı hafızamızdan siliyoruz

Lockert, unutma eylemini travmatik bir anıdan, örneğin utanç, üzüntü, yalnızlık hissedilen anlardan, kendini korumak olarak tanımlıyor. Geçmişin üstüne sünger çekmek aldığımız yaralara rağmen hayatta ilerlememizi sağlar. Bu eylem kendine güveni olmayan, kırılgan karakterler için bir gereksinimdir. Psikanalist Virginie Megglé ise unutmanın, travmatik bir olay karşısında kendini savunamamış olan ve bu yüzden bilinçdışında suçluluk duygusu hisseden kişiler için işe yarayan bir yöntem olduğunu vurguluyor.

Çocukluğumuzu yok sayıyoruz

Anıları inkar etmek çoğu zaman genç yaşlarda alınan kararlardan ileri gelir ve bu karar öyle kuvvetlidir ki artık yaşananları gerçekten de hatırlamazsınız. 30 yaşındaki Berrin tecrübesini şöyle aktarıyor: “Okul çağında zorluklar yaşadım. O kadar aşağılandım ki bir daha buna izin verecek kadar zayıf olmamaya yemin ettim, o senelere dair anılarımı bir sandığa kilitledim.” Virginie Meggle’nin de açıkladığı gibi, “Çocukluk anılarının üstünü örtenler eskiden oldukları o çocuğa şimdiki hayatlarında yer vermek istememelerinin yanı sıra onun içlerinde yaşamaya devam etmesine de izin vermezler. Geçmişlerinin ortaya çıkmasına izin verirlerse, bir canavara dönüşmekten korkarlar“. Psikoterapist Isabelle Crespelle ise şöyle diyor: “O çocuğun içimizde yaşamaya devam etmesi korkmuş, sindirilmiş ve sevgiye muhtaç kaldığımızı fark etmemize sebep olabilir.

Kendimizi korumak için

Bu hafıza kaybının kaynağında ailevi faktörler de yatıyor olabilir. Virginie Meggle, “Bir ailede sırlar varsa, aile fertlerinin bu konuda uyardığı çocuk sır hakkında soru sormamayı yani bu konuda hafıza edinmemeyi öğrenir” diyor. Çocuğun aileden aldığı komut, alışkanlık ve reflekslerle şahsi geçmişine de sirayet eder. “Uyguladığımız analiz ve tedavilerle unutulmuş anıları, büyükanne, büyükbabaya kadar giden sırları, hatırlatarak kişide çocukluk anılarını canlandırabiliyoruz. Örneğin, çocukluğunuzun erken dönemlerinde annenizin çok üzgün olduğu bir anıyı gün yüzüne çıkarıyoruz, çünkü ebeveynin acısını hisseden bebek kendini korumak için etrafına duvar örmeye başlıyor. İhtiyacı kadar sevgi görmeyen bebek, bu eksikliği yok sayar ve gölgelerden, gerçek anılardan arınmış yeni bir başlangıç yapar.”

NE YAPMALI?

Olumsuz duygulara karşı dikkatli olunmalı

Hipnoterapist Olivier Lockert, “Geçmişte başımıza gelen ve unutmak isteyeceğimiz kadar kötü olan tecrübelerin kaynağını bilmeliyiz” diyor. Bunun için şimdiki yaşımızda bizi en çok neyin sinirlendirdiğini, neye en çok tepki gösterdiğimizi tespit etmeliyiz. “Bu sinir halini daha önce yaşamış olabilir miyim? Neden ve ne zaman?” Buradaki amaç, çocukluğumuza uzanan olumsuz duyguları yavaş yavaş gün ışığına çıkarmak.

Başkalarının anılarını dinlemeliyiz

Psikanalist Meggle, “Ailemizden kişilerin unuttuğumuz dönem veya olayla ilgili şahsi anılarına yüzde 100 güvenmeyin, çünkü onlar anıları kendi yorumlarını katarak anlatır. Bunun yerine arkadaş çevrenizi dinleyin ve onların anlattıklarının sizde uyandırdıklarına odaklanın. Bu anılarınızı canlandırmak için yeterli olur. Geçmişe dair bir konu ortaya atıp arkadaşlarımızın anlatacaklarını dinlememiz bile bazen yeterli olur” diyor. Bu, “Ben geçmişte de var oldum” demek ve benliğimizi, özvarlığımızı kabul etmek için önemli bir adımdır.

Çocukluğunuzu geçirdiğiniz mahalleye dönün

Virginie Meggle, “Çocukluğumuzu geçirdiğimiz mahalleye dönmek ve bugün orada yaşayan çocukları gözlemlemek, geçmişe dair duygularımızı hatırlamak için idealdir. Örneğin oradaki kaydırağın tepesinde ağlayan bir kız çocuğu görsek, bu bizde terk edilmişlik hissi mi uyandırır? Cevap ‘Evet’ ise, bu çocukluğunuzda yaşadığınız bir olayla ilintilidir. Bilinçdışımızın ve hafızamızın kapılarını böylece aralarız” diyor.

Yazı: Cécile Gueret, Derleyen: Hazal Louze

 

 

Kaynak: http://www.psychologies.com.tr/neden-cocukluk-anilarimi-hatirlamiyorum/

Görüntülenme Sayısı:
730

Yorumlar yapılamaz.