O janjanlı paketleri size aldırabilmek için milyon dolarlar harcayan gıda şirketlerine karşı direnişinizi sağlam tutun. Cindy Kuzma’nın yazısı.
Bir süpermarkette atıştırmalık reyonuna ayak bastığınız anda, bir sürü partiye birden davet edilmiş gibi hissedersiniz. Parlak ambalajlarla dolu sıra sıra raflarda gözünüze sokulan büyük puntolarla yazılmış vaatler vardır: “Daha çok aroma!”, “İncecik ve çıtır çıtır!”, “Her parçasında gerçek çikolata!” Ama sebze ve baklagiller reyonunda böylesi bir çığırtkanlığa rastlayamazsınız. Aslına bakarsanız, atıştırmalık paketlerinin bu dil dökme becerisi ve akıl çelme potansiyeli, psikoloji başta olmak üzere bilimsel gelişmelerin bir sonucu. Mesela besin uzmanı Dr. Steven Witherly’nin Amerika’nın en sevilen atıştırmalıklarından Fritos’la ilgili duyduğu hikâye, ilginç bir Ar-Ge çalışmasına işaret eder. Yaklaşık 50 yıl önce bir çalışan, bu mısır cipslerini fırında normalden daha uzun süre pişirir ancak bu “hatalı” cipsleri tadanlar, bu versiyonuyla daha çok severler. Nedeniyse, fırında geçen fazladan sürenin baharatların aromasını daha da keskinleştirmesi. (Frito-Lay şirketi bu hikâyeyi doğrulamadı.)
Elinizdeki cips ne kadar çok tuzlu ve baharatlıysa, haz reseptörleriniz de o kadar aktive oluyor. Kıtırlığı bağımlılık yapıyor. Parmağınızda kalan çeşni, işte o en sevdiğiniz kısmı. Dr. Witherly
bunun abur cubur ziyafetini hafızanıza kazımak için sinsi bir plan olduğunu söylüyor. Yine de sizi sürekli atıştırırken görmek isteyen gıda üreticilerinin şimdiki taktiklerini görünce, bunlar basit bile kalıyor. Yeni “sağlıklı” atıştırmalıklar, kimi zaman antrenman sonrası yakıt olarak, kimi zaman düşük kalorili, yüksek proteinli veya besleyici ürünler olarak sunuluyor. Ama bildiğiniz abur cuburlar kadar kötü olabiliyorlar.
Bu atıştırma mevzusu her zaman bu kadar karmaşık değildi. 1980’lerde kötü bilim ve iyi pazarlamanın çıkar buluşmasıyla, metabolizmanın ateş gibi yanan bir mekanizma olduğu miti yayıldı. Bu mite göre metabolizmanızı gün boyu düzenli olarak beslerseniz, yağ yakan bu ateşi harlamanız da mümkün olabilirdi. Abur cubur üreticileri deyim yerindeyse bu teorinin üzerine atladı ve çubuk kraker veya cips gibi atıştırmalıkları süper tutuşturucular olarak pompaladı. Çıtır, tuzlu, yağlı ve şekerli tatların üzerine inşa edilen 370 milyar dolarlık sektördeki patlamanın fitili de ateşlenmiş oldu.