Kadınlar neden ağlar?

Muhtemelen durum sandığınız gibi değil ve vereceğiniz tepki durumu daha da kötüleştiriyor olabilir. Yapmanız gerekenleri öğrenmek için sözlerimize kulak verin.

YAZI: LAUREN LARSON

YAKIN BİR ZAMANDA oldukça acıklı bir film olan Düşler Diyarı’nı yeniden izledim. Filmin en duygusal sahnelerinden birinde, baba son nefesini verirken kızına, “Ağlamak yok,” diyordu. Filmi benimle beraber izleyen arkadaşlarımdan biri ağlarken adeta böğürdü. Resmen iki gözü iki çeşme ağlıyordu. Arkadaşımın ağlaması zincirleme bir etki yarattı ve odada bulunan tüm kadınlar ağlamaya başladı. Kim Jong Il öldükten sonra dizlerinin üzerine çökerek merhum liderlerinin arkasından iç çeken Kuzey Korelilerin görüntülerini izlemiştim. Bunun yanında o hiçbir şeydi. Kadınlar kendilerinden geçmişti. Erkekler ise sessiz bir şekilde oturuyordu.

İnsanların ağlamaktan taktiksel bir şeymiş gibi bahsetmelerine her seferinde şaşırıyorum. Keşke gerçekten ağlamak da manipülasyon aletleri çantamın içindeki pasif agresiflik ve seksi iç çamaşırlarımın yanında duran ve istediğim zaman kullanabildiğim başka bir alet olsaydı. Belki de gerçekten oralarda bir yerlerde bir tartışma veya anlaşma sırasında, “Ağlarsam istediğimi elde edebilirim,” diye düşünen yetişkin kadınlar vardır. Ancak ben bu kadınlardan hiçbirini tanımıyorum ve gözyaşlarının bir “strateji” olduğunu düşünen biri, beni ağlarken hiç görmemiş demektir: Yüzüm kıpkırmızı olur ve dört ila altı saat arası o şekilde kalır. Küçük, şeytani titremelerle kadın atalarımın bütün dertlerini taşıyan uzun iç çekişler arasında gider gelirim. Sümüklü olmak kaçınılmazdır. Anlaşılır bir konuşma ise imkânsız. Benim gözyaşlarım, inip kalkan göğsümün üzerine titreyerek düşmeden önce gözlerimden kıvrılarak dökülen ince bir nehir gibi görünen Hollywood gözyaşları değil. Benim ağlayışımın sempati uyandıran hiçbir yanı yok. Benim ve bu konu hakkında konuştuğum her bir kadın için ağlamak, yalnızca olan bir şey. Üstelik uygun şartlar altında (duygusal bir film izlerken sizinle beraber ağlayan arkadaşlarınız olduğunda) ağlamak sizi gerçekten iyi hissettirir.

Gözyaşlarımı tutmak zorunda olduğumu düşünmüyorum. Liseden beri, iş hayatında tecrübe sahibi olmuş kadınlar bana asla ağlamamam gerektiğini söylüyor. Anladığım kadarıyla, eğer erkekler gözyaşlarını bir manipülasyon aracı olarak görmüyorlarsa, bir zayıflık göstergesi olarak görüyorlar. Yazar Rebecca Traister da buna benzer bir durumdan bahsediyor. Kadın bir iş arkadaşının ofiste gözyaşlarına boğulduktan sonra, “Sinirli olduğunuzu bir türlü anlamıyorlar,” dediğini hatırlıyor. “Üzgün olduğunuzu düşünüyorlar ve sizi alt ettikleri için mutlu oluyorlar.” Daha önce birçok erkeğin önünde ağlamış biri olarak – ofiste, randevuda, yatakta – artık buna inanmıyorum. Bence erkekler artık bir kadının öfkeden mi, hayal kırıklığından mı ya da birden bire her şeyin ölümlü olduğunu fark etmesinden mi ağladığını anlayabiliyor. Asıl sinir bozucu olan şey ise bu gözyaşlarına verdikleri çalışılmış tepkiler.

Bana göre, bir erkeğin ağlayan bir kadına söyleyebileceği en kötü şey, “Şşşşşşşşşş.” Bir keresinde şşşşşş-layan bir erkek arkadaşım vardı. Bir tartışma sırasında ağlamaya başlarsam beni o salak erkeksi kollarıyla sarar, salak erkeksi göğsüne bastırır ve tüm atmosferi şşşşşşş-layarak mahvederdi. Ben de ağlamayı keserdim. Fakat ağlamayı yatıştığım için kesmezdim. Dururdum çünkü susturulma ve çocuk gibi davranılmaya karşı hissettiğim nefret ateşi tüm gözyaşlarımı kuruturdu. Ağlayan yetişkinleri teselli etmek için kullandığımız kelimelerin çoğu, ağlayan çocukları teselli etmek için kullandığımız kelimelerle aynı. Ağlarken, annemden “geçti, geçti,” lafını duymak hoşuma gitse de –çünkü o benim annem ve beni teselli ettiğini bilmek onun hoşuna gidiyor – bunu bir arkadaşımdan duymak beni sinir ediyor. Özellikle o kişi erkekse buna daha da sinir oluyorum çünkü beni eşiti olarak görüp görmediğinden bile emin olamıyorum.

Ağlamaya verilebilecek doğru tepki nerede olduğunuza ve gözyaşlarının sebebine bağlıdır. Üzgün gözyaşları en kolayıdır. Eğer biri öldüğü için (gerçekte ya da tv’de), istediğim işi alamadığım için ya da terk edildiğim için ağlıyorsam, uzun bir sarılma iyi gelecektir. Yapabileceğiniz en iyi şey kaslı kollarınızı ve göğsünüzü bana açarak dünyanın geri kalanından korunabileceğim ve içinde rahatça ağlayabileceğim bir koza sunmaktır. Yaptığınız göğüs antrenmanları aslında böyle zamanlar için.

Öfke gözyaşları daha zorludur. Kızgınsam – birine ya da genel olarak dünyaya- yatıştırıcı sözler ya da acıma istemem. Hele ki tavsiye hiç istemem. Sadece gözyaşları içinde beni neyin sinirlendirdiğini anlatmak isterim. Bir keresinde bir erkeğin başka bir erkek karşısında ağladığını görme şerefine nail oldum. Üçümüz oturmuş bir şeyler içiyorduk ve konuşma derin ve ağır bir hal aldı. Arkadaşlarımdan biri sinirine dokunan bir olayı anlatırken gözyaşlarına boğuldu. (Ben de ağlamaya başladım çünkü rahatlamak için hiçbir fırsatı kaçırmam.) Diğer arkadaşım göz temasını kesmeden içeceğinden uzunca bir yudum aldı ve hiçbir şey demedi. Masadaki gözyaşlarına kayıtsız kaldı ve kimseye şşşşşşşşşş da demedi. Sadece arkadaşımın konuşmasına izin verdi ve gerek duyduğu yerde kafasını sallayarak onayladı.

Herkes karşısındaki kişi ağlarken kayıtsız kalacak serinkanlılığa sahip olamaz. Bu şekilde ve de sadece bu şekilde ağlamak çocukça bir eylemdir: Gözyaşları karşısında kayıtsız kalmak çok zordur, özellikle de bu gözyaşlarında payınız varsa. Bir peçete uzatarak gözyaşlarını görmezden gelmemeyi ama yine de sessiz kalmayı seçebilirsiniz. Öfke gözyaşları içinde boğulurken istediğim tek şey sadece korkunç sesler çıkarıyor olsam bile karşımdakinin beni hala dinlediğinden emin olmaktır.



Görüntülenme Sayısı:
545
Kategoriler:
Psikoloji

Yorumlar yapılamaz.