Partneri hatalı olduğunu anlasın diye onu isteyerek eleştirmemiş olan var mıdır? Varsa, ilk taşı o atsın! Diğerini suçlamak, kendini temize çıkarmak anlamına gelir. Bu küçük oyun stratejiye dönüştüğünde ise çok kötü sonlanabilir.
Günlük hayatın bir getirisi olarak, hiçbir çift anlaşamadıkları konularda karşılıklı eleştiriden kaçınamaz. Söz konusu önemsiz atışmalarsa ve suçlayan-suçlanan rolleri değişiyorsa sorun yoktur. Ancak suçluluk yükleme bu küçük kışkırtmalardan daha fazlası anlamına gelir. Bazı eleştirilerin amacı doğrudan diğerine kendini hatalı hissettirmek ve karşı taraf üzerinde iktidar oluşturmaktır. Çoğu zaman mesele sözcüklerden bile ötedir. 42 yaşındaki grafiker Filiz yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “İlk eşim, gözlerini öyle gökyüzüne dikerdi, öyle bir omuz silkerdi ki olduğum yerde çakılıp kalırdım. Çoğu zaman ona layık olmadığım hissine kapılırdım.” Filozof ve psikoterapist Nicole Prieur bu durumu, “Çiftlerde çoğu zaman diğerini kendi görünüşünden hareketle şekillendirme, onu kendi ideallerine uydurma gibi eğilimler vardır. Zira karşımızdaki kendi zihnimizdeki ideale ne kadar yaklaşırsa, kendimizi o kadar mükemmel hissederiz” diyerek açıklıyor. Diğerini suçlamak, onun sorumlu ve hatta hatalı olduğunu düşünmek, kendini temize çıkarmanın ve kendi narsisizmini beslemenin bir yoludur aynı zamanda. Sonuçta yetersiz olan bir taraf değilse kesinlikle diğer taraftır. Karşısındaki üzerinde suçluluk yaratma güdüsü karanlık sulardan beslenir.